Pazar, Nisan 11, 2010

SUDAN'DA SEÇİM

Sudan’da Seçim Neyi Değiştirecek?
Yazan: Serhat Orakçı
Nisan 2010, Dünya Bülteni

Afrika’nın 2.5 milyon km2’lik devasa ülkesi Sudan önemli bir dönüm noktasının eşiğinde. 16 milyonu aşkın seçmen sandık başına giderek oy kullanacak. 24 yıl gibi uzun bir zaman diliminin ardından halk ilk kez seçim sürecine katılıyor ve yöneticilerini belirliyor. 11-13 Nisan seçimi, Sudan’ın İngiliz-Mısır yönetiminden bağımsızlığını aldığı 1956 yılından sonra Sudan siyasi tarihinin belki de en önemli dönüm noktası. Görünürde pek bir şeyin değişmeyeceği, Ömer El Beşir’in tekrar devlet başkanlığına seçileceği seçimle aslında çok şey değişecek. Seçimi Sudan için önemli kılan nokta sandıktan kimin birinci çıkacağı değil Ulusal Kongre Partisi’nin ve Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’nin (SPLM) güney ve kuzey eyaletler ile Darfur’da alacakları oy oranları. Bu ayrıntı önümüzdeki dönemde Sudan’daki siyasi aktörlerin politik tavırlarını belirleyecek.

Kısa bir süre zarfında seçimlere hazırlanan siyasi partilerin seçimden beklentileri çok farklılık göstermekte. Seçim öncesi bir çok parti tarafından ve uluslararası kamuoyu tarafında seçimin ertelenmesi gündeme getirildi ama iktidar tarafından bu istek kabul görmedi. Bazı partiler ise seçimi boykot ederek iktidar üzerinde baskı oluşturdu ve seçimin kredibilitesine gölge düşürdü. Buna rağmen iktidar ısrarını sürdürerek ertelemeye gitmedi. 26 eyaletten oluşan 2.5 milyon km2’lik devasa ülkenin tüm şehir ve kasabalarında seçim propagandası yürütemeyen partiler taktik olarak güçlü oldukları merkezlere çekildiler. Bu partilerin başında Sudan Halk Kurtuluş Hareketi (SPLM) ve Ümmet Partisi gelmekte. SPLM önce başkan adayını çekerek daha sonra da kuzey eyaletlerinde ve Darfur’da seçime katılmayacağını duyurdu. Böylelikle Güney eyaletlerinde güçlü olan parti seçim propagandasını da sadece bu bölgede yürüterek sürdürdü. Ümmet Partisi de önce seçimi tamamen boykot ettiğini duyurdu ama daha sonrasında güçlü olduğu iki eyalette seçime gireceğini duyurdu. Siyasi partiler açısından Sudan’ın tümünde güçlü bir seçim propagandası yürütmek ciddi bir finansal kaynak ve organizasyon gerektirdiğinden; bu güçten yoksun partiler güçlü oldukları bölgelere yöneldiler.

2000’li yıllarda Sudan siyasi hayatı dört önemli olayın gölgesinde şekillendi. Bunlardan ilki güney ile küzey eyaletler arasındaki iç savaşı sona erdiren 2005 barış anlaşmasıydı. Bu anlaşma ile güney ile kuzey silah bırakarak barış yaptı. Bir diğer önemli gelişme 2003 yılında Sudan’ın Darfur bölgesinde patlak veren çatışmalardı. Uzun süre dünya gündeminden düşmeyen Darfur sorunu kısa sürede Sudan’ın dışarda elini kolunu bağlayıcı bir niteliğe büründü. Başka bir önemli gelişme yine aynı tarihte 2003 yılında Güney Sudan’da hatırı sayılır petrol rezervlerinin çıkartılmaya başlamasıydı. Bu gelişme ile Sudan batı ekseninden uzak doğu eksenine kaymaya ve Çin-Malezya gibi ülkeler ile işbirliği yapmaya başladı. Son önemli gelişme ise 2009 yılında Uluslarası Ceza Mahkemesinin (UCM) Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir hakkında Darfur’da soykırım yaptığı gerekçesiyle tutuklama kararı çıkartmasıydı. Tüm bu gelişmeler ışığında 2010’a gelen ülke bazı yönlerden bakıldığında bir kör düğümü andırmakta. Özellikle Darfur meselesi ve UCM’nin kararı ülkenin önündeki en büyük engeller. İşte bu yüzden Sudan seçim sürecine bakıldığında sandıktan çıkacak sonuç ülke için son derece önemli.

UCM’nin Sudan Devlet Bşkanı Ömer El Beşir hakkında çıkarttığı karar ile Uluslarası kamuoyunun Sudan üzerindeki baskıları doruğa ulaştı. Darfur meselesinin mimarı olarak lanse edilen diktatör devlet başkanı imajı sık sık uluslarası kamuoyu tarafından dillendirildi. Dışarda bu söylem geliştirilirken Sudan’ın içinde pro-aktif bir söylem inşaa edildi. Sudan halkı ülkelerinin elden gitmekte olduğunu, dış güçler tarafından parçalanmak ve sömürülmek istendiklerine inanırken böyle bir dönemde güçlü bir liderin başlarında olması gerektiği görüşüne sarıldı. Özellikle UCM’nin kararının sonrasında ülkede Devlet Başkanı Ömer El Beşir sevgisi fanatiklik boyutuna ulaştı. “UCM bana hayaledemeyeceğim bir iyilik yaptı,” diyen Ömer El Beşir’in kendisi de bu gerçeği sık sık dillendirmekte. Halk devlet başkanını dış etkilere karşı koruma kararı alarak Ömer El Beşir’in arkasında olacağının mesajını vermekte gecikmedi. Karar sonrası düzenlenen mitinglerde halkla buluşan Devlet Başkanı gittiği şehirlerde büyük bir coşku ile karşılandı. Müslümanların yıllardır özlemle beklediği ‘batıya karşı kafa tutan lider’ profili böylelikle Ömer Beşir de hayat buldu. İşte bu gelişme seçim sürecinde de kendini gösterdi. Ulusal Kongre Partisinin seçimden zaferle çıkması aslında UCM kararını büyük bir paradoksla başbaşa bırakacak. İstenmeyen diktatör lider imajı desteklenen demokratik lidere dönüşecek.

Seçimin bir diğer önemli sonucu da Sudan’ın siyasi haritasının yeniden çizilecek olması. Seçimde Ömer El Beşir’in Ulusal Kongre Partisi ve Güney Sudan’ı temsil eden Sudan Halk Kurtuluş Hareketi (SPLM)’in toplayacakları oylar Güney Sudan ve Darfur üzerine üretilen siyasette etkili olacak. 2011 yılında Referandum ile Sudan’dan ayrılması mümkün olan yarı özerk Güney Sudan için 11-13 Nisan seçimi bir nevi ‘ön referandum’ mahiyetinde. SPLM’in Güney Sudan’da güçlü çıkması Güney’in ayrılmasına yorumlanacakken Ömer El Beşir’in burada yüksek oy alması Güney’in birleşmeden yana olduğuna yorulacaktır. Gene bu bağlamda Güney Sudan’ın sınırlarının çizilmesinde bu seçim referans noktası olarak kabul görecektir. Zira, 2011 referandumu ile Sudan’dan tamamen ayrılması gündem de olan Güney Sudan’ın net sınırları hala belirgin değil. Bu konuda spekülasyon ve ihtilaflar sürmekte. İhtilaflı bölgelerde sandıktan çıkacak oylar bu bölgelerin güneye mi kuzeye mi ait olacağını belirleyecektir. Kısaca özetlersek bu seçimle Güney Sudan’ın sınırları daha belirgin hale gelecektir.

Yine benzer bir şekilde seçim sonucu Darfur’da da etkile olacaktır. Ömer El Beşir’in bu sorunlu bölgede alacağı oylar Darfur sorunun çözümünde halkın beklentisini yansıtacaktır. Beşir’in alacağı oy devletin buradaki varlığını belirleyecektir. Beşir için Darfur’da yüksek oy çıkması aynı zamanda burada devletle çatışan silahlı grupları da köşeye sıkıştıracak ve Darfur’u kurtarma manifestoları büyük darbe alacaktır. Beşir’in burada beklediği oyu alamaması halinde ise UCM’nin ve Darfur isyancı gruplarının elleri daha da güçlenecektir.

Ömer El Beşir’in kazanmasına kesin gözle bakılan seçimde iki kriter ön plana çıkmakta. Bunlardan ilki Güney Sudan’ın kimi destekleyeceği ve ikincisi de sorunlu Darfur bölgesinde Ömer El Beşir’in ne kadar oy alacağı. Seçimi Ömer El Beşir’in kazanacağı neredeyse kesin iken bu iki kriter Sudan’ın önümüzdeki dönemde siyasi hayatını şekillendirecek.

Perşembe, Nisan 08, 2010

SUDAN'DA SEÇİM

Sudan’da Seçim: Son 25 yılın Hesaplaşması
Yazan: Serhat Orakçı
Nisan 2010, Dünya Bülteni

Sudan halkı 11-13 Nisan tarihleri arasında uzun bir aradan sonra ilk kez sandık başına gidecek. Bu vesileyle halk devlet başkanını, eyalet valilerini, millet vekillerini ve yarı özerk Güney Sudan’ın başkanını belirleyecek. Okuma yazma oranın düşük olduğu ülkede kimilerine göre oldukça kompleks görünen seçim, Sudan’ın geleceği için büyük önem taşıyor. Uzmanlara göre, bir çok tartışmayı gündeme taşıyan seçim Sudan için önemli bir dönüm noktası. Çünkü seçim farklı boyutlardan ele alındığında doğuracağı sonuçlar itibariyle Sudan siyasetinde önemli bir yere sahip. Sanırım Sudan’ın son çeyrek yüzyılının siyasi yönden hesaplaşması diyebiliriz.

Çok sayıda siyasi partinin ve bağımsız adayın katıldığı seçim sürecinde sadece altı siyasi parti ön plana çıkıyor. Bu partiler Ömer El Beşir’in iktidardaki Ulusal Kongre Partisi, Güney Sudan’ı temsil eden Salva Kiir başkanlığındaki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi(SPLM), devrik Başbakan Sadık El Mahdi’nin Ümmet Partisi, İslami hareket lideri Hasan El Turabi’nin Halk Partisi, devrik Devlet Başkanı Muhammed El Mirgani’nin Demokratik Birlik Partisi, ve SPLM’den ayrılma Dr. Lam Akol’un yeni kurduğu Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Demoktarik Değişim Partisi (SPLM-DC). Bu partilerden ikisi SPLM ve SPLM-DC Güney Sudan’da etkili iken; diğer dört parti küzey eyaletlerinde etkin siyaset yapıyor.

Farklı parti cephelerinden bakıldığında seçim sonucu her parti için farklı anlamlar taşıyor. Öncelikle İktidardaki Ulusal Kongre Partisi ve lideri Ömer El Beşir için meşrulaştırıcı bir boyuta sahip. Hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından tutuklama emri bulunan Sudan Devlet Başkanı seçimden galip çıktığında UCM’nin kararı büyük bir paradoksa dönüşecek. Uluslarası medyadaki istenmeyen diktatör lider imajı halkın istediği demokratik lider imajına dönüşecek. Özellikle Ulusal Kongre Partisinin Darfur’daki büyük beklentisi gerçekleşir de bölgede birinci parti olarak seçimi kazanırsa bu paradoks daha da derinleşecek. Ömer El Beşir’in Darfur’da ciddi oy alması durumunda ikinci bir paradoks daha gün yüzüne çıkacak ki o da Darfur’da hükümete karşı savaşan isyancı grupların ‘Darfur halkına özgürlük’ manifestolarının çürüğe çıkacak olması. Böyle bir durum ciddi amaç bunalımı doğurarak bu grupların bölünmesi ya da dağılması ile bitebilir.

Seçimin diğer bir boyutu da Sudan yönetiminin diktatörlükten demokratik bir yapıya tekrar bürünmesi yönündeki beklentiler. Zira 1989 yılında Ömer El Beşir tarafından yapılan darbe sonrası ülkede halk ilk kez sandık başına gidiyor. Bu yüzden Sudan dışında uluslarası medya, kurum ve kuruluşların seçimden beklentileri yüksek. Afrika Birliği, Avrupa Birliği, Amerika, Çin, Rusya ve Japonya tarafından gözlemcilerle izlenecek seçimde herkesin ortak temennisi seçimin özgür bir ortamda gerçekleşmesi ve Sudan’ın biran önce demokratikleşme sürecine girmesi ve böylelikle de globalleşme sürecinde mesafe katetmesi.

Güney Sudan’ı temsil eden SPLM’in seçim beklentisi ise 2011 Güney Sudan Referandumunu garanti altına almakla sınırlı. 2005 yılında 20 yıllık güney-kuzey iç savaşını bitiren barış anlaşması Ulusal Kongre Partisi ve SPLM tarafından imzalandığında 2010 yılında Sudan ulusal seçimlerin yapılması ve 2011 yılında da Güney Sudan için referandum yapılması kararlaştırıldı. Bu sebeptendir ki 2005 barış anlaşmasının şartları arasında yer alan bağımsızlık referandumu Güney Sudan için büyük önem taşımakta. 2011 Referandumu sonucuna göre Güney Sudan’ın bağımsız bir devlet olması ve Sudan’dan tamamen ayrılması gerçekleşebilir. Ama bu referandumun gerçekleşmesi için SPLM ve Ulusal Kongre Partisinin şimdiki pozisyonlarını korumaları gerekmekte. Farklı bir siyasi partinin Sudan’da iktidara gelmesi durumunda 2011 referandumunun askıya alınması gündeme gelebilir. SPLM’in başkanlık yarışı için önerdiği Yasir Arman’ı son anda adaylıktan geri çekmesi aslında bir nevi Ömer El Beşir’i rakipsiz bırakarak Ulusal Kongre Partisinin elini güçlendirdi. SPLM’in ve Ulusal Kongre Partisinin Güney Sudan’da çıkaracakları oy bir nevi 2011 referandumunun provası niteliğinde olacaktır. Ömer El Beşir’in güney eyaletlerinden yüksek oy alması durumunda bu Güney Sudan’ın ayrılmak istemediğine yorulacaktır.

Ümmet Partisi Sudan siyasetinde önemli bir yere sahip. 1945 yılında sufi Ensar Hareketinin uzantısı olarak kurulan partinin geçmişi aslında 1880 yılında Osmanlı-Mısır yönetimine karşı ayaklanan Mahdi hareketine kadar uzanıyor. Daha önce iki kez devlet başkanlığı görevini yürüten Sadık El Mehdi ve Mahdi ailesi Sudan siyasetinde dönem dönem etkili hale gelmiş. Son olarak 1986-1989 yılları arasındaki koalisyon hükümetinde Başbakanlık yapan Sadık El Mahdi, Ömer El Beşir tarafından yapılan askeri darbe ile görevinden olmuştu. Ümmet Partisi boyutundan bakıldığında Nisan seçimi bir nevi partinin eski pozisyonunu Ömer El Beşir’e karşı kazanma savaşı olacaktır. Siyasi gücü eskiye nazaran azalan partinin seçimden galip çıkma ihtimali yok denecek kadar düşük olmasına rağmen bazı eyaletlerde halen etkin olduğunu belirtmek yerinde olacaktır.

İslami Hareket lideri Hasan El Turabi’nin seçim beklentisi de bir hesaplaşmanın ötesine geçmekten uzak. 1989 darbesinde Ömer El Beşir ile işbirliği yapıp daha sonra Meclis Başkanlığı koltuğuna oturan Turabi daha sonraki dönemde Ömer El Beşir tarafından dışlanmış ve hükümetin dışında bırakılmıştı. Daha sonraki yıllarda ismi sık sık Darfur çatışmasının aktörü olarak anılmış ve zaman zaman göz altına alınmış yahut hapse atılmıştı. Hasan El Turabi için nisan seçimi bir nevi Ömer El Beşir ile heseplaşma boyutu kazanıyor. Bir çok partinin seçimi boykot edip adaylarını çekmesine rağmen Turabi ne olursa olsun partisinin seçimlere gireceğini duyurmuştu. ‘20 yıllık diktatörlüğün değişme zamanı geldi’ sloganını sık sık kullanan İslami hareket lideri konuşmalarında çok iddialı olsa da partisinin başkan adaylığı için ortaya koyduğu aday Abdullah Deng, Darfur ve civar eyaletler dışında odukça etkisiz kalmaktadır.

Tabanını sufi Hatmiyye tarikatının oluşturduğu Demokratik Birlik Partisi de Sudan siyasetinde önemli bir yere sahip. Partinin kurucusu İsmail El Ezheri Sudan’ın İngiliz-Mısır yönetiminden bağımsızlığını kazanmasıyla ilk Devlet Başkanlığı görevini yürütmüştü. İsmail Al Ezheri’nin ölümünün ardından Muhammed Mirgani partiyi ele almış ve 1986’daki Sudan’ın son demokratik seçimlerinde büyük bir halk desteği alarak koalisyon hükümeti kurmuştu. Muhammed Mirgani Sudan Devlet Başkanlığı görevini üstlenirken ortağı Sadık El Mahdi Başbakanlık görevini yürütmüştür. Ömer El Beşir’in 1989 askeri darbesi ile koalisyon dağılmış ve Muhammed Mirgani Mısır’a sürgün edilmiş ve kısa süre sonra Sudan’a geri dönmüştü. Her ne kadar partinin önemli ismi Muhammed Mirgani artık hayatta olmasa da Demokratik Birlik Partisi Sudan siyasetinde önemli bir yer tutmaya devam ediyor. Liderliğini şimdilerde Hatim El Sir’in yaptığı Demokratik Birlik Partisi açısından da bu seçim partinin eski pozisyonunu geri kazanarak Ömer El Beşir ile hesaplaşma niteliğine bürünmektedir.

Uzun yıllar SPLM içinde siyaset yapan ve bir dönem Sudan Dışişleri Bakanlığı görevini yürüten Dr. Lam Akol, 2009 yılında yeni bir parti ile siyasi hayatına devam kararı aldı. Güney Sudan’ın bağımsızlık kazanması için mücadele veren Akol SPLM’in zayıflayarak etkisini kaybettiği iddiası ile SPLM-DC partisini kurdu. Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Demokratik Değişim adı taşıyan parti SPLM’e yeni bir boyut kazandırma iddiası taşımakta. Dr. Lam Akol boyutundan bakıldığında Nisan seçimi SPLM-DC için SPLM’in yerine geçerek yarı özerk Güney Sudan’ın yönetimini ele almak için büyük bir fırsat. Dr. Lam Akol Güney Sudan’da halk arasında sevilen bir lider olmanın avantajı ile yarışacekken rakibi SPLM lideri Salva Kiir bu avantajdan oldukça uzakta. SPLM’in elini güneyde güçlendiren tek unsur SPLM-DC’e göre daha organize olması ve şu an Güney Sudan yönetimini elinde bulunduruyor olması. Dr. Lam Akol halk tarafından sevilse de partisinin oldukça yeni olması zafere giden yolda büyük bir engel.

11-13 Nisan’da yapılacak seçim bir çok yönü ile önemli bir dönem noktası elbette. Sudan siyasi hayatının son 25 yıllık heseplaşması dersek abartmış olmayız sanırım. Ama şu var ki Sudan siyasetçileri için büyük önem taşıyan seçim Sudan halkı için aynı öneme sahip değil. Kuzey eyaletlerinde dört rakip partinin, Güney eyaletlerin de ise iki rakip partinin yarışacağı seçimde Darfur bölgesi tam bir muamma. Hükümet’in Darfur’dan oy alma motivasyonu ile Darfur’daki çatışmaları sonlandırma isteği ve isyancı gruplar ile tek tek masaya oturması olumlu bir gelişme olarak algılanmış ama son anda görüşmeler çıkmaza girerek süreç tıkanmıştır. Bu muamma içerisinde Darfur’da beklenmedik bir siyasi partinin yüksek oy alması bile olabilecek ihtimaller arasındadır.