Sudan’da Mutlu Son mu?
Serhat Orakçı
Dünya Bülteni, Ocak 2011
2011 yılına referandum tartışmalarının gölgesinde giren Sudan 1956 yılında İngiliz-Mısır yönetiminden bağımsızlığını kazandığından bu yana tarihinin en önemli gelişmesiyle yüzleşiyor. Dünya basını tarafından yakından takip edilen gelişmeler ışığında ülkede yeni bir döneme giriliyor. Yarı-özerk Güney Sudan bölgesinde tam bağımsızlık için referandum yapılacak ülkenin kuzey-güney olarak ikiye bölünmesi bekleniyor. Referandum öncesi veya sonrası oluşacak muhtemel gelişmeler Mısır başta olmak üzere şüphesiz bir çok komşu ülkeyi yakından ilgilendirirken küresel güçlerin de bir gözü Sudan üzerinde. 9 Ocak’da yapılacak referandumda 4 milyon Güneylinin sandık başına gideceği tahmin edilirken %50+1 oy çoğunluğu bölgeye tam bağımsızlık kazandıracak. Yeni Sudan-New Sudan ismini alacak bölge siyasi ve ekonomik açıdan Sudan’dan tamamen ayrılarak bağımsızlığını ilan edecek.
Sudan iç savaşının yeniden patlak vermesinden korkulan referandum sürecinde artık sona gelinirken 9 Ocak’da başlayacak halk oylaması bir hafta sürecek. Güneyliler oy pusulalarındaki iki el ile tek el arasında seçim yapacak. Okuma yazma oranının çok düşük olduğu bölgede tek el Güney Sudan’ın ayrılmasını sembolize ederken iki el Sudan’ın bütünlüğünü temsil ediyor.
Şüphesiz bu haftanın en önemli gelişmesi Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir’in Güney Sudan’ın başkenti Juba’ya yaptığı geziydi. Alışılmışın dışında takım elbise üzerine kabilesel kıyafet giyerek uçaktan inen Ömer El Beşir Güney Sudan’da Salva Kiir tarafından karşılandı. 2005 Kapsamlı Barış Anlaşması gereği yapılan gezide Güneyli parlamenterlere seslenen Ömer El Beşir tarihi açıklamalarda bulundu ve ilk kez net ifadelerle Güney Sudan’ın bağımsızlığı seçmesi halinde referandum sonucunu tanıyacağını açıkladı. Kuzey-Güney arasında karşılıklı açıklamalarla zaman zaman yükselen tansiyon El Beşir’in açıklamalarıyla bir nebze yumuşadı. Açıklama hem uluslararası kamuoyu nezninde hem de Amerika tarafından memnuniyetle karşılandı.
Ömer El Beşir’in Güney Sudan’dan istediği muhalif liderlere özellikle de Darfurlu isyancı gruplara destek sağlamaması şartı da Juba’da kabul edildi. Güney Sudan yönetimi bugüne kadar iyi ilişkiler içinde olduğu Darfurlu isyancı gruplara bundan sonra destek sağlamama sözü verdi. Sudan hükümetinin en büyük endişesi Güney Sudan’ın ayrılması halinde Darfurlu isyancı grupların Güney Sudan’dan beslenmesi ve lojistik destek almasıydı. Şimdilik bu olasılığın önüne geçen Ömer El Beşir 2003 yılından beri devam eden Darfur krizini diğer bir Güney Sudan vakası haline gelmeden çözmek istiyor. El Beşir Darfurlu isyancı grupların Çad, Libya, Mısır ve Güney Sudan bağlantılarını öldürerek Katar hükümeti aracılığıyla Doha’da yürütülen barış görüşmelerine katılmaya zorluyor.
Merkezi hükümetin referandum sonucunu tanımaması halinde bunun bölgede iç savaşı yeniden tetikleyeceğini başta Amerika çok iyi biliyor. Güney Sudan’da iktidarda bulunan Salva Kiir’in Sudan Halk Kurtuluş Hareketi (SPLM)’ni doksanların başından beri el altından destekleyen Amerika yönetimi farklı kanallar aracılığıyla Sudan’daki merkezi yönetimden bugüne kadar Güney Sudan referandum sonucunun kabul edilmesi yönünde taleplerini dile getirdi. Hatta Başkan Obama senatonun itirazlarına rağmen Amerika’nın terörü destekleyen ülkeler listesindeki Sudan üzerindeki ambargoyu kaldırma önerisinde bulundu. Sudan’ı ziyaret eden Amerikalı diplomatlar Sudan hükümetine referandum sonucunun tanınması halinde ambargonun kaldırılacağı yönünde Obama’nın mesajını ilettiler.
Önemli gelişmelerden biri de Amerikan Senatosu Dış İlişliler Başkanı John Kerry’nin Sudan gezisiydi. Hartum’da üst düzey dilomatik görüşmeler gerçekleştiren Kerry Amerika’nın memnuniyetini dile getirdi. Ömer El Beşir’in Juba’da yaptığı açıklamadan duydukları memnuniyeti dile getiren Kerry Sudan üzerindeki ambargonun kaldırılabileceğini açıkladı. Amerika ile Sudan arasındaki ilişkikerin yeniden tesis edilmesini arzuladıklarını iletti. Sanırım, referandum sonrası gelişmeler özellikle de Sudan’daki merkezi hükümetin Darfur ve Güney Sudan’a yönelik hamleleri Sudan-Amerika ilşikilerinin bundan sonraki seyrinde belirleyici olacak.
Afrika içinde Çin’le rekabet etmeye çalışan Amerika kaybettiği gücü tekrar kazanmak için Güney Sudan referandumunu önemsiyor. Altyapısı oldukça yetersiz bölge Amerika için önemli bir merkez olma potansiyeline sahip. Bölgede petrolün çıkması, el değmemiş tarım arizilerinin olması, kullanilabilir su kaynakları ve Kenya, Etiyopya, Uganda gibi Afrika’nın önemli aktörlerine komşu olması Güney Sudan’ı stratejik bir üst haline getiriyor. Amerika Güney Sudan’da politik-ekonomik etkisini hissettirerek Doğu Afrika’da etkisini arttırabilmenin hesabını yapıyor. Bu aynı zamanda Çin’in bu bölgedeki etkisinin de kırılması anlamına geliyor.
Uzak Doğunun küresel gücü Çin de Sudan’daki gelişmeleri yakından takip ediyor. Büyük Çin yatırımlarının bulunduğu petrol üreticisi Sudan, Afrika kıtası içinde Çin’in başta gelen ticaret partnerlerinden. Çin-Malezya konsorsiyumu çerçevesinde yıllık 600 bin varil petrolün çıkartıldığı Sudan’da 15.000 civarında Çin vatandaşı bulunuyor. Son olarak 9 Ocak’da yapılacak referandum oylamasına gözlemci göndereceği duyuran Çin referandum sonucu ne olursa olsun Sudan’daki ilişkilerini devam ettirmek istediği açıkladı. Ekonomik çıkarlarını politik gelişmelere endekslemeyen Çin, Afrika içindeki aktif rolünü Amerika’ya rağmen devam ettirmek istiyor. Bugüne kadar Amerika’ya sırtını dönüp Çin’le yakınlaşan Sudan’da Güney Sudan’ın ayrılması ile manzara değişeceğe benziyor.
Güney Sudan’ın ayrılık süreci diplomatik alanda iyi organize edilmiş bir kampanyadır aslında. Bölgede okuma-yazma oranının şehirlerde bile çok düşük olduğu düşünüldüğünde halkın büyük kısmı aslında referandumun gerçekten ne anlama geldiğinin farkında bile değil. Batı dünyası ve kiliseler tarafından dini temellere oturtulan ayrılık kampanyası Hıristiyan Güneyi Müslüman Kuzeyin elinden kurtarmayı hedefliyor. Güney Sudan’da iktidarda bulunan Sudan Halk Kurtuluş Hareketi (SPLM) etrafında yürütülen Güney Sudan’ın ayrılık kampanyası şimdilik amacına ulaşmış gibi.
2010 Nisan seçimlerinde Güney Sudan genelinde %92,8 oy alan SPLM’in referandum sandıklarından da istediği sonucu alacağına neredeyse kesin gözüyle bakılırken Afrika kıtasındaki stratejik çıkarları doğrultusunda bu kampanyaya maddi-manevi en büyük desteği sağlayan Amerika ise son gelişmelerden oldukça memnun. Güney Sudan referandumu sonrasında Darfur krizinin çözümüne odaklanması beklenen Sudan yönetimi isyancı grupları Doha görüşmelerine katılmaya çağırırken bu grupların dışardan aldıkları askeri ve lojistik desteği de kırmak istiyordu. Referandum sonucunu tanıması karşılığında Amerika’dan ambargoyu kaldırma sözü alan Ömer El Beşir, Güney Sudan lideri Salva Kiir’den de muhalif liderleri desteklememe sözü aldı. Sudan’da tarihi dönüm noktasına gelinirken şimdilik taraflar istediklerini almış görünüyor.