Salı, Ekim 10, 2017

Afrika'nın Geleceği: Bir Nüfus Analizi

Serhat ORAKÇI
İNSAMER, 6 Ekim 2017



Giriş
Fransız liderler Afrika’ya daha yoğun ilgi duyarlar. Belki kıtaya baktıklarında gerçekleştiremedikleri “hayaller” akıllarına düşüyordur. “Medenileştirme” projesi adı altında sömürdükleri bu toprakların kaderiyle çok ilgiliymiş gibi görünmeye çalışırlar. 2007 yılında Nicolas Sarkozy, Afrika’nın sorunlarının kökeninde “kıtasal ölçekte moderniteye duyulan alerji”nin yattığını belirten bir açıklama yapmıştı. Aradan 10 yıl gibi bir zaman geçtikten sonra Emmanuel Macron da benzer bir tonda Afrika’nın sorunları ile nüfus politikası arasında bir ilişki kurdu. Macron’un da Afrikalı kadınların 7-8 çocuk doğurmalarından yakınan bir hali vardı. Zira onlara göre bu durum modern yaşamla hiç uyumlu değildi.
Avrupa, paylaşımcı bir medeniyet olmadığından zenginliğini gelecek nesilleri ile bile paylaşmaktan çekinir. Bilindiği gibi zenginliği muhafaza etmek için uyguladığı nüfus politikası,kendi kıtasının soyunu kurutacak bir hal aldı. 1950’den sonra Avrupa nüfus artış hızında dramatik bir düşüş yaşandı. Ancak benzer nüfus kontrol politikalarını Avrupa dışındaki ülkelere de empoze etme gayreti dikkat çekicidir. Batılı perspektiften bakıldığında ülke refahını arttırmanın en garanti yolu nüfus artışını kontrol altına almaktır.
Doğurganlığı azaltmaya yönelik politikaların uygulanmasının şiddetle tavsiye edildiği, hatta bu yönde baskı dahi yapıldığı yerlerden biri Afrika’dır. Öyleki bu politika nedeniyle AIDS, Ebola gibi hastalıkların ve açlık krizlerinin Afrika’daki nüfusu kontrol altına almak için küresel aktörler tarafından suni olarak yaratıldığı yönünde izahatlara da aşinayız. Her ne kadar bu yorumlar komplo teorileri kıvamında zihinlerde yer etse de özellikle Batı’nın Afrika’daki nüfus artışından huzursuz olması güvenlik, göç gibi endişeler nedeniyle anlaşılabilir.
Nüfus politikaları önemlidir; çünkü aldığınız karar nesiller sonra etkisini göstererek ülkenizin gücü ya da güçsüzlüğü haline gelebilir. Uluslararası ilişkiler disiplininde yapılan güç tanımları içinde ülkelerin demografisi de belli bir ağırlığa sahiptir. Güç formülasyonlarında teknoloji, askerî kapasite, yerüstü ve yeraltı zenginlikleri, tarihî ve kültürel derinliğin beraberinde nüfus da özgül bir ağırlığa sahip olmuştur. Bu yüzden tüm güç formülleri ülkelerin nüfuslarına değişik düzeylerde önem atfeder.Son dönemde Çin ve Hindistan gibi ülkelerin küresel aktör haline dönüşmesinde, barındırdıkları nüfus yoğunluğunun payı çok büyüktür kuşkusuz.
Raporun tamamını görmek için tıklayınız
http://insamer.com/rsm/files/AFRIKANIN%20GELECEGI.pdf 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder