Çarşamba, Ekim 13, 2010

South Sudan Referendum Process

Is United Sudan Still Possible?
Serhat Orakçı
Worldbulletin, Oct. 2010

The biggest county in Africa, Sudan, is going to start coming new year with a referendum which may pave the way for independence to its semi-autonomous South Sudan region. It seems that the referendum result will change millions of southerners’ future in some degree. It will affect cultural, economic and population balance of whole Sudan in general as well. Moderate change for political and religious balance in the East/Central Africa can also be expected after the referendum. Even the Nile water discussion between the countries in Nile Basin Initiative will get new dimension if South gets independency since it will demand construction of new dams and water projects for its agricultural activities.

As Sudan is getting close to the historic referendum, some crucial problems between north and south is still outstanding. Border demarcation, foreign debts, citizenship and distribution of oil resources are eminent issues waiting to be solved until referendum date. Especially, discussion on oil-rich Abyei region that located on south-north border should be completed. It is expected that simultaneously with South Sudan general referendum, another regional referendum will be organized for Abyei. Neither the central government nor the semi-autonomous government in South is willing to lose control over oil-rich area Abyei due to petroleum income which each side needs for economic development. For that reason, future of Abyei looks more important than rest of the South Sudan’s future.

Apparently, both sides (north and south governments) have different motivation regarding the future of South Sudan. While the central government, led by President Omar Al Basher’s National Congress Party (NCP), supports unity of Sudan for economical and geopolitical reasons, Sudan People Liberation Movement (SPLM), ruling party in South Sudan led by Salva Kiir, considers secession idea more than unity for Sudan. Recently, South Sudan President Salva Kiir addressed world leaders in United Nations General Assembly and revealed that the idea of united Sudan was no longer his party SPLM’s priority. In the same session, US President Obama asked for free and transparent referendum and explained US efforts as mediator between north and south wings. Further, after his return to Southern capital Juba Kiir announced his own vote color and said he will vote for independency in the referendum.

President Salva Kiir’s SPLM has been running secession campaign in South Sudan territory since Comprehensive Peace Agreement signed in 2005. By %92 of general votes, SPLM received huge support in recent April election in the South for presidency. It is a very important indicator for prediction of expected referendum result which followed with great concern by all sectors in the country. However, NCP’s campaign statement for unity remains still weak in the South since what it promises for South’s future is not very clear. How Unity can change Southerners life standards should be explained more clearly by ruling NCP. In current situation it seems that while SPLM basically vows independency for Southerners, NCP vows continuation of current conditions for them. But present circumstances in South Sudan needs more improvement in all directions especially infrastructure, health and education sectors. For instance, the capital of South Juba has only 60km. paved proper road and definitely needs more than this.

South Sudan President Salva Kiir has stressed South Sudan’s willingness for secession in his recent speeches in and out of Sudan. According to his idea, South Sudan might conduct its own referendum if President Basher’s NCP attempts to hinder the historic referendum. South Sudan and SPLM seems decisive for South’s independency till now. Their effort for the long awaited self-determination referendum is also supported by international community, Western countries and religious leaders of South Sudan churches. On the other hand, President Omar Al Basher and his party NCP have accused South President Salva Kiir of supporting for the South’s secession in public. NCP has stressed that Kiir’s open support for separation was clear violation of the 2005 Comprehensive Peace Agreement (CPA) which terminated two decades of civil war between north and south in Sudan. The Unity campaign of NCP receives support from Arab and some African countries in general. At the latest Afro-Arab Summit in the Libyan town of Sirte, Arab leaders gave huge support to Sudan for its Unity. Besides, they all agreed that secession of South might have negative effect on African continent as well as some Arab states. In the Summit, Libyan leader M. Gaddafi described Southerner’s demand for the referendum as contagious disease that affects the continent. However, Gaddfi’s statement was in contrast to comments he made in March after the Muslim and Christian clashes in Nigeria.

In conclusion, it seems that Sudan is in important phase which might change identity of millions of Sudanese citizens. If the historic referendum result provides south to establish a new state in Africa, Southerners should also establish their own new identity. So far, SPLM’s campaign for secession gained more support than NCP’s unity campaign amongst Southerners. As previously mentioned, NCP should be clearer in his statements for Unity. As well known in history, “independency/freedom” is the strongest statement of all times.






Perşembe, Ekim 07, 2010

GÜNEY SUDAN'DA REFERANDUM

Tarihi Referandum Sudan’ı Böler mi?
Serhat ORAKÇI
Dünya Bülteni, Ekim 2010

Hıristiyan ve Müslüman nüfusun beraber yaşadığı Sudan Ocak 2011’de yarı-özerk Güney Sudan için bağımsızlık referandumuna gitmeye hazırlanıyor. Referandum öncesi Sudan siyasi yaşamı hiç olmadığı kadar hareketli. Referandum sonucu öncelikle Güney Sudan’da yaşayan milyonları ilgilendirirken Sudan’ın geri kalanı da bu süreçten etkileneceğe benziyor. Beklenen referandum Sudan’ın İngiliz-Mısır yönetiminden bağımsızlığını kazandığı 1956’dan bu yana tarihindeki en önemli siyasi gelişme denebilir. 40 milyonun yaşadığı Sudan’ın demografik, ekonomik, dini, kültürel ve politik yapısı tarihi referandum sonrasında tümden değişime uğrayabilir.

Sudan’da seksenli yıllarda küzey-güney arasında çıkan çatışmalar iç savaşa dönüşerek 2 milyon insanın yaşamını yitirmesi ve milyonlarca insanın bölgeden göç etmesiyle sonuçlanmıştı. 2005 yılında taraflar arasında imzalanan Kapsamlı Barış Anlaşması ile iç savaş sona ererken tam da o yıllarda Sudan’ın Darfur bölgesinde benzer çatışmalar patlak vermişti. 2003 yılında Darfur’da başlayan çatışmalar yedi yıldır devam ederken Afrika’nın en büyük ülkesi Sudan tarihi bir olayın eşiğine geldi. 2011’in ilk günlerinde yapılacak bağımsızlık referandumu ile halihazırda yarı-özerk statüdeki Güney Sudan’a tam bağımsızlık yolunun açılması söz konusu. Hıristiyan çoğunluğun yaşadığı bölge oyların %60’ı bulması halinde yeni bir devlet olarak yoluna devam edebilir.

Tarihi referanduma sayılı günler kalmasına rağmen ortada cevaplanması gereken pek çok soru bulunuyor. Oy pusulalarının basımı henüz tamamlanmış değil. Devlet Güney Afrika’da basılan gecikmiş oy pusulalarını bekliyor. Bunun yanında referandum yapılacak bölgenin sınırları netlik kazanmış değil. Güney Sudan’ın bağımsızlık kazanması durumunda kuzey vilayetlerinde yaşayan güneylilere ne olacağı ve tam tersi güney illerinde yaşayan kuzeyli Sudanlıların nasıl bir statüde olacağı belirsizliğini koruyor. Ülkenin sahip olduğu dış borçların paylaşımı ve ülkenin en önemli gelir kaynağı olan petrolün nasıl bölüştürüleceği soruları cevap bekliyor. Son günlerde ilgili tarafların yaptığı açıklamalar ise saydığımız bu belirsizlikleri daha da derinleştiriyor.

Güney Sudan referandumu geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler gündemindeydi. Süreci yakından takip eden dünya liderleri görüşlerini bildirirken ortak temenni referandum sürecinin çatışma ya da iç savaşa dönüşmeden işlemesi yönündeydi. Petrol kaynakları ve Hıristiyan nüfusu nedeniyle bölgeye özel ilgi duyan Batı referandum sürecini yakından takip ediyor. Obama, BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada referandumun özgür bir ortamda gerçekleşmesini istedi. Aynı oturumda konuşan Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir birleşme fikrinin Güney Sudan için cazibesini yitirdiğini belirterek bölünmeden yana tavrını göstermiş oldu.

Güney Sudan’da iktidarı elinde bulunduran Sudan Halk Kurtuluş Hareketi (SPLM) yoğun bir bağımsızlık kampanyası yürütmekte. SPLM’in son yapılan Nisan seçiminde Güney Sudan’da %92’lik bir oy aldığı düşünülürse yürütülen kampanyanın etkisi anlaşılabilir. Sudan genelinde iktidarı elinde bulunduran Devlet Başkanı Ömer El Beşir’in Ulusal Kongre Partisi’nin yürüttüğü birleşme kampanyası ise Güney Sudan’da zayıf kalmakta. Bunun en önemli sebebi ise birleşmenin Güney Sudan’a gelecekte ne kazandıracağının açıkca dillendirilmemesi. Bu durumda ayrılıkçı kampanya Güneylilere bağımsızlık vaadederken birleşme kampanyasının vaadettiği en önemli unsur Güney Sudan’daki mevcut durumun bundan böyle de devam etmesi. 10 milyon nüfusun yaşadığı, İspanya büyüklüğündeki bölgenin mevcut durumu ise pek iç açıcı gözükmüyor. Başkent Juba’daki 60km.’lik asfalt dışında yol olmayan bölgede altyapı oldukça yetersiz. Son aylarda başlatılan altyapı yatırımlerı ise henüz tamamlanabilmiş değil.

Taraflar arasında asıl çekişmenin yaşanacağı kuzey-güney sınırı arasına sıkışmış Abyei bölgesini ayrıca değerlendirmek gerekiyor. Sudan’daki petrolün büyük bölümünün çıktığı özel statüdeki bölgede genel referandumdan ayrı bir referandum eşzamanlı ya da önümüzdeki sene yapılacak. Sudan’da petrol gelirlerini kaybetmek istemeyen taraflar ekonomik kalkınmanın sürdürülebilirliği açısından Abyei bölgesini ellerinde tutmak istiyor. Bu yüzden kuzey-güney arasında taktiksel açıdan asıl mücadelenin yaşandığı yer burası. İktidardaki Ulusal Kongre Partisi Ocak referandumunda Güney Sudan’ı kaybetse bile Abyei bölgesini elinde tutmak için bölgesel referanduma kadar özel çaba içinde olacaktır. Aynı şekilde tarımsal ve sanayi faaliyetlerinin düşük düzeyde kaldığı Güney Sudan da Abyei’yi elinde tutmak için çaba sarfedecektir. Ngok Dinka kabilesinin yaşadığı bölge aynı zamanda kuzeyden gelen Mısıriye göçebelerin de uğrak yeri. 2004 yılında kuzey-güney tarafları arasında Kenya’da imzalanan protokol Abyei’ye özel statü tanımakta. Buna göre merkezi hükümet bölgede çıkan petrolden %50 pay alırken Güney Sudan hükümeti %42, Ngok Dinka kabilesi %2, Mısıriye göçebeleri %2, Bahr El Gazel eyaleti %2, Kurdufan eyaleti %2 pay almakta. Abyei de yaşayanlar Bahr El Gazel ve Kurdufan eyaletleri vatandaşı kabul edilmekte.

Sudan’da tarihi referandum yaklaşırken tansiyon giderek yükselmekte. Ekonomik kalkınmayı sürdürmek istiyen taraflar kuzey-güney arasına sıkışmış petrol zengini bölgeleri elde tutmanın hesabını yapmakta. İktidardaki Ulusal Kongre Partisi birleşme kampanyasını Güney Sudan’daki geniş kitlelere yayamazsa SPLM’in ayrılıkçı kampanyasının büyük destek görmesi kaçınılmaz. Ama asıl mücadelenin yaşandığı Abyei’de sonucun ne olacağını şimdiden kestirmek oldukça güç.