Perşembe, Ekim 07, 2010

GÜNEY SUDAN'DA REFERANDUM

Tarihi Referandum Sudan’ı Böler mi?
Serhat ORAKÇI
Dünya Bülteni, Ekim 2010

Hıristiyan ve Müslüman nüfusun beraber yaşadığı Sudan Ocak 2011’de yarı-özerk Güney Sudan için bağımsızlık referandumuna gitmeye hazırlanıyor. Referandum öncesi Sudan siyasi yaşamı hiç olmadığı kadar hareketli. Referandum sonucu öncelikle Güney Sudan’da yaşayan milyonları ilgilendirirken Sudan’ın geri kalanı da bu süreçten etkileneceğe benziyor. Beklenen referandum Sudan’ın İngiliz-Mısır yönetiminden bağımsızlığını kazandığı 1956’dan bu yana tarihindeki en önemli siyasi gelişme denebilir. 40 milyonun yaşadığı Sudan’ın demografik, ekonomik, dini, kültürel ve politik yapısı tarihi referandum sonrasında tümden değişime uğrayabilir.

Sudan’da seksenli yıllarda küzey-güney arasında çıkan çatışmalar iç savaşa dönüşerek 2 milyon insanın yaşamını yitirmesi ve milyonlarca insanın bölgeden göç etmesiyle sonuçlanmıştı. 2005 yılında taraflar arasında imzalanan Kapsamlı Barış Anlaşması ile iç savaş sona ererken tam da o yıllarda Sudan’ın Darfur bölgesinde benzer çatışmalar patlak vermişti. 2003 yılında Darfur’da başlayan çatışmalar yedi yıldır devam ederken Afrika’nın en büyük ülkesi Sudan tarihi bir olayın eşiğine geldi. 2011’in ilk günlerinde yapılacak bağımsızlık referandumu ile halihazırda yarı-özerk statüdeki Güney Sudan’a tam bağımsızlık yolunun açılması söz konusu. Hıristiyan çoğunluğun yaşadığı bölge oyların %60’ı bulması halinde yeni bir devlet olarak yoluna devam edebilir.

Tarihi referanduma sayılı günler kalmasına rağmen ortada cevaplanması gereken pek çok soru bulunuyor. Oy pusulalarının basımı henüz tamamlanmış değil. Devlet Güney Afrika’da basılan gecikmiş oy pusulalarını bekliyor. Bunun yanında referandum yapılacak bölgenin sınırları netlik kazanmış değil. Güney Sudan’ın bağımsızlık kazanması durumunda kuzey vilayetlerinde yaşayan güneylilere ne olacağı ve tam tersi güney illerinde yaşayan kuzeyli Sudanlıların nasıl bir statüde olacağı belirsizliğini koruyor. Ülkenin sahip olduğu dış borçların paylaşımı ve ülkenin en önemli gelir kaynağı olan petrolün nasıl bölüştürüleceği soruları cevap bekliyor. Son günlerde ilgili tarafların yaptığı açıklamalar ise saydığımız bu belirsizlikleri daha da derinleştiriyor.

Güney Sudan referandumu geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler gündemindeydi. Süreci yakından takip eden dünya liderleri görüşlerini bildirirken ortak temenni referandum sürecinin çatışma ya da iç savaşa dönüşmeden işlemesi yönündeydi. Petrol kaynakları ve Hıristiyan nüfusu nedeniyle bölgeye özel ilgi duyan Batı referandum sürecini yakından takip ediyor. Obama, BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada referandumun özgür bir ortamda gerçekleşmesini istedi. Aynı oturumda konuşan Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir birleşme fikrinin Güney Sudan için cazibesini yitirdiğini belirterek bölünmeden yana tavrını göstermiş oldu.

Güney Sudan’da iktidarı elinde bulunduran Sudan Halk Kurtuluş Hareketi (SPLM) yoğun bir bağımsızlık kampanyası yürütmekte. SPLM’in son yapılan Nisan seçiminde Güney Sudan’da %92’lik bir oy aldığı düşünülürse yürütülen kampanyanın etkisi anlaşılabilir. Sudan genelinde iktidarı elinde bulunduran Devlet Başkanı Ömer El Beşir’in Ulusal Kongre Partisi’nin yürüttüğü birleşme kampanyası ise Güney Sudan’da zayıf kalmakta. Bunun en önemli sebebi ise birleşmenin Güney Sudan’a gelecekte ne kazandıracağının açıkca dillendirilmemesi. Bu durumda ayrılıkçı kampanya Güneylilere bağımsızlık vaadederken birleşme kampanyasının vaadettiği en önemli unsur Güney Sudan’daki mevcut durumun bundan böyle de devam etmesi. 10 milyon nüfusun yaşadığı, İspanya büyüklüğündeki bölgenin mevcut durumu ise pek iç açıcı gözükmüyor. Başkent Juba’daki 60km.’lik asfalt dışında yol olmayan bölgede altyapı oldukça yetersiz. Son aylarda başlatılan altyapı yatırımlerı ise henüz tamamlanabilmiş değil.

Taraflar arasında asıl çekişmenin yaşanacağı kuzey-güney sınırı arasına sıkışmış Abyei bölgesini ayrıca değerlendirmek gerekiyor. Sudan’daki petrolün büyük bölümünün çıktığı özel statüdeki bölgede genel referandumdan ayrı bir referandum eşzamanlı ya da önümüzdeki sene yapılacak. Sudan’da petrol gelirlerini kaybetmek istemeyen taraflar ekonomik kalkınmanın sürdürülebilirliği açısından Abyei bölgesini ellerinde tutmak istiyor. Bu yüzden kuzey-güney arasında taktiksel açıdan asıl mücadelenin yaşandığı yer burası. İktidardaki Ulusal Kongre Partisi Ocak referandumunda Güney Sudan’ı kaybetse bile Abyei bölgesini elinde tutmak için bölgesel referanduma kadar özel çaba içinde olacaktır. Aynı şekilde tarımsal ve sanayi faaliyetlerinin düşük düzeyde kaldığı Güney Sudan da Abyei’yi elinde tutmak için çaba sarfedecektir. Ngok Dinka kabilesinin yaşadığı bölge aynı zamanda kuzeyden gelen Mısıriye göçebelerin de uğrak yeri. 2004 yılında kuzey-güney tarafları arasında Kenya’da imzalanan protokol Abyei’ye özel statü tanımakta. Buna göre merkezi hükümet bölgede çıkan petrolden %50 pay alırken Güney Sudan hükümeti %42, Ngok Dinka kabilesi %2, Mısıriye göçebeleri %2, Bahr El Gazel eyaleti %2, Kurdufan eyaleti %2 pay almakta. Abyei de yaşayanlar Bahr El Gazel ve Kurdufan eyaletleri vatandaşı kabul edilmekte.

Sudan’da tarihi referandum yaklaşırken tansiyon giderek yükselmekte. Ekonomik kalkınmayı sürdürmek istiyen taraflar kuzey-güney arasına sıkışmış petrol zengini bölgeleri elde tutmanın hesabını yapmakta. İktidardaki Ulusal Kongre Partisi birleşme kampanyasını Güney Sudan’daki geniş kitlelere yayamazsa SPLM’in ayrılıkçı kampanyasının büyük destek görmesi kaçınılmaz. Ama asıl mücadelenin yaşandığı Abyei’de sonucun ne olacağını şimdiden kestirmek oldukça güç.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder