Pazartesi, Şubat 13, 2017

GÜNEY SUDAN KRİZ RAPORU

Giriş
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Sudan’ın ve Batı’nın (özellikle İngiltere ve Amerika) gündemini meşgul etmeye başlayan Güney Sudan meselesi, uzun bir mücadelenin ardından 2011 yılında ayrışma ile sona ermiştir. Güney Sudan’ın bağımsızlık kazanması elbette en başta Sudan’ı ve sonra komşusu durumundaki diğer bölge ülkelerini de etkilemiştir. Etnik ve dinsel ayrımın öne çıktığı Güney Sudan meselesi son kertede uluslararası basının algısında İslam ve Hristiyanlık arasında kutuplaşan bir mücadeleye dönüştürülmüştür. Ve 2011 halk referandumu ile ortaya çıkan sonuç özellikle Batılı ülkeleri oldukça memnun etmiştir. Güney Sudan’ın Sudan’dan ayrılması bir demokrasi zaferi, bağımsızlık mücadelesi ve kendi kendini yönetme özgürlüğü olarak değerlendirilmiştir. Uluslararası basında küresel aktörlerin yakından müdahil oldukları bu ayrılma süreci Güney Sudan için müreffeh bir hayata yeni bir başlangıç olarak tasvir edilmiş, Güney Sudanlılara yapay umutlar pompalanmıştır.
Bağımsızlık sonrası yaşanan gelişmeler ise olayların beklendiği gibi gelişmediğini kısa sürede göstermiştir. Afrika’nın 54. ülkesinin sakinleri bu sefer de kendi aralarında iktidar mücadelesine girişmişlerdir. Afrika kıtasının en son bağımsızlık kazanan, en genç ülkesi konumundaki Güney Sudan 2013 yılından bu yana iç savaş sarmalı içerisinde bulunuyor. 300 binden fazla insanın hayatını kaybettiği ve 1 milyondan fazla insanın mülteci durumuna düştüğü bu iç savaş atmosferinde ise taraflar arasında yapılan müzakere ve anlaşmalar ne yazık ki kalıcı olmuyor.
Aslında büyük bir insani trajedinin yaşandığı Güney Sudan krizi uzun zamandır gündemi meşgul eden Suriye krizinden dolayı yeterince ilgi görmüyor. Bu raporun yazım amacı gündem dışı kalan Güney Sudan’a ve orada devam eden iç savaş ve ona bağlı gerçekleşen insani krize dikkat çekmektir.

Raporun tamamı için: http://insamer.com/rsm/files/Guney-Sudan-Kriz-Raporu.pdf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder