Dünya Bülteni, Nisan 2012
Serhat ORAKÇI
Sudan resmi olarak bölüneli neredeyse bir yıl oldu. Hatırlanacağı gibi
2010’un Ocak ayında gerçekleşen halkoylaması sonrasında Temmuz ayında ülke
resmen ikiye ayrıldı. Geçen bu süre zarfında ise ülkede sular bir türlü
durulmadı. İki taraf arasındaki tartışmalı konulara çözüm bulunamazken
kuzey-güney gerginliği her geçen gün daha da tırmanarak savaşa halini aldı.
Kuzey ve Güney Sudanlar kısır bir savaşın içindeler. Ekonomileri ağır darbe
alırken halkları da gün geçtikçe fakirleşiyor.
Bölünme bazı kesimlerinin beklentilerinin aksine ne kuzeye ne de güneye huzur
getirmedi. Ülkenin kuzey-güney olarak ikiye ayrılması iki tarafa da ağır fatura
yüklerken sınır hattındaki askeri çatışmalarla tansiyon daha da yükseldi.
Sonunda ise taraflar arasında petrol merkezli bir savaş başladı. Her iki tarafta
da halkın genel ekonomik durumu kötüleşmeye devam ediyor.
Sudan hükümeti kullanımdaki paranın bir bölümünü tedavülden kaldırarak
bölünme sonrası bastığı yeni parayı piyasaya sürdü. Gerek iç gerekse küresel
finansal krizler yüzünden geçen yılın ocak döneminde kara borsada 3 SDG
civarında seyreden dolar bir yıl sonra ise 6 SDG seviyesini geçmiş durumda.
İthalat nedeniyle dış ticaret açığı veren ülke, dolardaki muazzam artış
nedeniyle durgunluğa sürüklenirken ortalama halkın genel satınalma seviyesi daha
da kötü. Geçen yıl dolar bazında 160 dolara rastlayan bir memur maaşı bir yıl
sonrasında ise 100 dolara tekabül etmekte. Fiyat seviyelerinin hızla yükseldiği
ülkede geliri artmayan halk artık daha da fakir.
Güney Sudan’ın genel ekonomik durumu da pek farklı değil. Ekonomisi yüzde 98
oranında petrol gelirine bağlı ülke petrolü taşıyan boru hattındaki anlaşmazlık
yüzünden umut bağladığı petrolü çıkartamaz hale geldi. Başka bir gelir kaynağı
olmayan ülke dış yardımlarla (özellikle Amerika’dan gelen) ayakta dururken kendi
içinde de kabile savaşlarına sahne oluyor. Çıkardığı petrolü, kuzeyin boru
hattından geçirerek uluslararası piyasaya sürmesi beklenirken altyapı kullanımı
için Sudan’ın teklif ettiği ücreti ödemeyen Güney Sudan, sonunda petrol
üretimini durdurma kararı aldı. Alternatif bir yol bulana kadar petrol
gelirinden mahrum kalmayı göze alan Güney Sudan bir anlamda ölüm fermanını
imzaladı.
Amerikan kongresi açıktan Güney Sudan’a silah satışına onay çıkartırken
1993’den beri kuzeye uyguladığı ambargo kararını ise devam ettirme kararını
aldı. Obama yönetimi kuzey-güney arasındaki gerilimde safını iyiden iyiye belli
etti.
Kuzey-Güney Savaşı
Kuzey-güney arasında birtürlü dinmeyen gerilim Güney Sudan’ın komşusu Sudan’ı
Aralık ayından buyana 3.4 milyon varil petrolü bloke etmekle suçlamasıyla daha
da tırmandı. Güney Sudan Petrol ve Maden Bakanı Stephen Dhieu Dau, düzenlediği
basın toplantısında Güney Sudan petrolünün piyasaya ulaşmasının engellendiğini
savunurken, Sudan’ı Güney Sudan’ın hakkı olan petrolü çalmakla suçladı.
Beşir hükümeti ise Güney Sudan’ı kuzey-güney sınırına yakın bölgelerde
(Kurdufan Eyaleti ve Mavi Nil Eyaleti) hükümete karşı silahlanan gruplara destek
vermek ve ülkenin huzurunu kaçırmakla suçladı. Güney Sudan her ne kadar bu
iddiaları reddetse de kuzeydeki varlığını SPLM’in kuzey şubesi üzerinden devam
ettirdi.
Sınır çatışmalarının devam ettiği bir ortamda Güney Sudan ordusu ciddi bir
hudud ihlali yaparak Sudan’ın petol bölgesi Hiclic’e girdi. Hiç beklenmeyen bu
saldırı Sudan halkı üzerinde soğuk duş etkisi yaptı. Ölen askerlerin cenazeleri
Hartum’a getirlirken esir alınanlar ise Güneyli askerler eşliğinde Juba’ya
götürüldü. Ancak parlamentoda Güney Sudan’ı ‘düşman devlet’ olarak ilan eden
Sudan bu işgale cevap vermekte gecikmedi. Cuma hutbelerinde Cihad çağrısı
yapılırken Ömer El Beşir’in halkı coşturan konuşmalarının ardından bölgeye çok
sayıda birlik sevkeden Sudan, hava saldırısı desteği ile Hiclic’i geri alarak
askeri bir zafer kazandı. Çok sayıda askerin öldüğü bu şiddetli çatışmalar iki
ülke arasındaki savaşın fitilini iyiden iyiye ateşledi.
Halk tabanında destek bulmayan bu gerilim iki hükümet arasında güç
çekişmesine dönüşmüş durumda. Sudan tarafı Güney Sudan’ı kaybettikten sonra
halkına hala güçlü olduğunu ispatlarken, Güney Sudan da kendi halkına güçlü
olduğunu göstermenin peşinde. Hiclic’e saldıp buradaki petrol altyapını yokeden
Güney Sudan kendisine yarolmayan petrolü Sudan’a da yaretmeme niyeti taşımakta.
İki ülke arasında güç gösterisine dönüşen bu savaş hali, iki ülkede de ağır
ekonomik soruna yol açmakta. Ne kuzeydeki Sudan ne de güneydeki Sudan petrolü
çıkartıp gelir elde edebilecek durumda değil.
Son kertede Çin, Mısır ve Afrika Birliği iki devletin arasını bulmak için
çalışmalar yürütmekte. Mısır’ın Güney Sudan’daki elçisi üzerinden yapılan
mübadele görüşmelerinde Güney Sudan Juba’da tuttuğu 14 esiri jest olarak
bırakmayı kabul etti. Bu küçük jest Beşir hükümetini sakinleştirir mi bilinmez
ama birbirleriyle 20 yıl savaşan(1985-2005) kuzey-güney yeniden büyük bir
savaşın eşiğindeler.
İki taraf da birbirlerini savaşın sorumlusu olarak göstermekte ısrarlı. Bu
çekişmede mağdur olan halk ise çareyi göç etmekte bulmuş. BM 2012 Sudan raporuna
göre 4.2 milyon Sudanlı yardım beklemekte. Kurdufan Eyaletinde 200 bin insan,
Mavi Nil Eyaletinde ise 60 bin insan son çatışmalardan dolayı göç etmiş durumda.
Güney Sudan’daki tablo da bundan pek farklı değil. BM 2012 Güney Sudan raporuna
göre 1.2 milyon insan gıda ihtiyacı içinde iken 300 bin insan mülteci konumunda.
Silahlar susmadıkça da bu tablonun daha da kötüye gitmesi söz konusu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder