Mali ve "Merci Hollande" Sendromu
Serhat Orakçı
Dünya Bülteni, Şubat 2013
Fransa’nın Mali’de başlattığı
askeri harekat tüm hızıyla devam ederken Fransa ülkenin kuzeyindeki üç önemli
şehrin kontrolünü sağladı. Fransa Cumhurbaşkanı Hollande hafta sonu Timbuktu’yu
ziyaret ederek operasyondaki Fransız askerlerine moral verdi. Bölge istikrar
kazanana kadar kalacaklarını belirten Hollande operasyonun başarıya ulaştığını
da ilan etti. Hollande için düzenlenen karşılama töreni Erdoğan’ın Nijer
ziyaretinden farksızdı. Coşkulu bir halk ve “Merci Papa Hollande” şarkıları…
Mali halkı Fransız askerlerini silah zoruyla kovan dedelerine ihanet mi
ediyordu?
Bir tarafta bu gelişme yaşanırken
diğer tarafta Moritanya sınırına göç eden kafileler vardı. Araplara ve Tuareg
ırkına karşı soykırım yapıldığını iddia eden göçmenler pılı pırtıyı toplayıp
soluğu Mberra mülteci kampında alıyordu. Bu sözden ziyade bölge gerçeğini
gösteren bir trajediydi. Fransa operasyonu eğer istikrar getirdiyse Nijer,
Burkina Faso ve Moritanya’ya sığınan yüz binlerce mültecinin koşa koşa evlerine
geri dönmeleri gerekirdi. Ancak tam tersi oldu daha fazla insan göç yollarına
koyuldu.
Peki halkın yarısı sevinirken
diğer yarısı neden kaçıyor? Bu soruya cevap vermek o kolay değil ancak görünen
o ki Afrika kökenli halk sevinen taraf; ten rengi daha açık olan Tuareg ve Arap
kökenli halk ise ağlayan taraf. Bu manzarada elbette Fransa’nın medya üzerinden
yürüttüğü özgürlük propagandası da önemli rol oynuyor. Ha bir de Afrikalıların
dışarıdan gelen misafire duyduğu merak ve misafirperverliği de eklemek gerek…
Mali halkının hatırı sayılır bir
kısmı hala Fransa’nın kendileri için geldiğini sanıyor. Fransa’nın uzun
zamandır yürüttüğü medya kampanyasının etkisinde kalan bu kesim “yeter ki bizi
el-kaide’den kurtarsın… Fransa ülkedeki uranyumu, petrolü, altını alacaksa da
alsın zaten çıkartacak durumda değiliz" diyorlar. İslami hassasiyetleri
ağır basan kesim ise “zaruret halidir her şey caiz” diyerek kendilerini teskin
ediyor. Mali resmi söylemini benimseyen dini liderler halkı rahatlatmak da
önemli rol oynuyor. Mali’nin güneyinde tam bir teslimiyet havası hakim… Başkent
Bamako’da yabancıların özellikle de Fransızların yaşadığı zengin semtler
Fransız bayraklarıyla süslü. Bu semtleri Fransa’nın bir semti sanabilirsiniz
kolaylıkla. Ancak bu hava kırsal kesimlerde kayboluyor. Sıradan halkın neler
olup bittiğinden pek haberi yok…
Fransa’nın kontrolü sağladığı
şehirlere giren Mali ordusu kontrolden çıkmış durumda. İnsan hakları izleme
örgütleri günlerdir konuya dikkat çekiyorlar. İslamcı gruplara destek verdiği
gerekçesiyle tutuklanan ve yargısız infaz yapılan onlarca insan var. İnfaz
kuyularının resimleri çoktan medyada yer aldı. Kıyafetleri ve sakalları ile
İslamcılara benzemek dezavantaj oluşturuyor. İnsanlar sakallarını kısaltmak,
kıyafet şekillerini değiştirmek zorunda hissediyorlar.
Mali’de başlayan askeri sürecin
paralelinde yeni bir siyasi süreç de gündeme artık. Kuzey Mali’deki Gao,
Timbuktu ve Kidal’ın kontrolünü ele alan Fransa MNLA (Azavad Ulusal Kurtuluş
Hareketi) ile Mali Geçici Hükümetinin masaya oturup anlaşmasını arzuladığını
belirtti. Ancak bu talep Mali’nin güney kesimlerinde tam bir soğuk duş etkisi
yaptı.
MNLA’nın İslamcılar ile işbirliği
yaptığını ve dahası ülkeyi bölmek gibi bir gündemleri olduğunu belirten Güneyli
kesim İslamcı gruplar ile yapılan mücadelenin MNLA’yı kapsamasını ve örgütün de
tasfiye edilmesini istiyor. Güneyli kesime göre MNLA diğer İslamcı gruplardan
daha tehlikeli… Fransa ise kendine has manevralarla siyasi arenayı
şekillendirmeye devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde Mali’nin
günlük gazetelerindeki manşetler Hollande ve Fransa’nın niyetlerini sorgular
mahiyetteydi. Belki ilk kez medya Fransa’nın niyetini bu kadar açıktan
sorguluyordu. Akıllara gelen soru MNLA öncülüğünde özerk-federal veya bağımsız
bir Tuareg devleti mi kurulacak? Mali’deki günlük gazetelerin internet
sayfaları olmadığı için içerdeki sesleri duymak kolay değil. Ancak bölgeye
gittiğinizde bu sesi duyabiliyorsunuz.
Fransa’nın baskısı altındaki Mali
Geçici Hükümeti bu görüşmeye sıcak baktığını duyurdu ancak MNLA’nın şartı
infazlarıyla gündeme gelen Mali ordusunun bölgeye girmemesi. Bu şart kısmen
Kidal’da kabul edildi. Şehrin kontrolü Çad askeri birliklerine bırakıldı ve
Mali ordusu şehre giremedi. Mali Geçici Hükümeti de İslamcı grupların görüşmelerde
yer alamayacağını duyurdu.
İsimleri sık sık gündeme gelen
diğer İslamcı gruplar ise göğüs göğse çarpışmak yerine ülkenin kuzey
bölgelerindeki daha küçük kasabalara çekildiler. Bu bölge şimdilik Fransa’nın
hava bombardımanına maruz kalıyor. Ancak bu durum Cezayir ve Nijer’i yakından
ilgilendiriyor. İslamcı grupların Cezayir veya Nijer sınırından içeri sızması
halinde ise Amerika’da askeri operasyona fiilen dahil olabilecek. Bu grupların
gerilla taktiğine döndüğü ve bundan sonra hedef gözeterek saldıralar yapması
bekleniyor.
Fransa tek kurşun atmadan üç
şehrin kontrolünü ele geçirdi. Şehirleri kontrol eden gruplar taktiksel olarak
çekilerek meydanı Fransa ve Mali askerlerine bıraktılar. Şuan ki tabloya
dikkatle bakıldığında aslında İslamcı grupların sadece yer değiştirdiği mevcut
güçlerini halen korudukları görülecektir. Fransa-Mali ortak operasyonunda
İslamcı gruplar 2 neferini kaybederken sivil kayıpları ise çok daha fazla oldu.