Güney Sudan’da İslam Dünyası Toptan Kaybetti
Serhat Orakçı
Dünya Dülteni, Ocak 2011
Sudan önemli bir süreci geride bıraktı. Dünya basınının ilgisi geçen hafta Güney Sudan bölgesi için bağımsızlık oylaması yapılan ülkedeydi. 600’ün üzerinde uluslarası gözlemcinin izlediği referandum süreci Abyei bölgesindeki çatışmaları saymazsak olaysız geçti. Gelen ilk açıklamlar bölgede referanduma katılım oranının %90’ların üzerinde gerçekleştiğiydi. 2005 Kapsamlı Barış Anlaşmasında öngörülen %60 katılım şartı böylece sağlanmış oldu. Fiziki şartların ve okuma-yazma oranının vasatın çok altında olduğu Güney Sudan’da bu oranda bir katılımın gerçekleşmesi çok ilginç aslında. Bu sonuç bize bölgede ayrılık kampanyası yürüten iktidardaki Sudan Halk Kutuluş Hareketi(SPLM)’nin ve Batılı partnerlerinin güzel organize olduğunu gösterdi.
Referandum kesin sonuçlarının Referandum Komisyonu tarafından şubat ayının başında açıklanması bekleniyor. Yabancı merkezlerde sandıklar açıldı ve sayım işlemleri bitti. Londra, New York, Kahire, Addis Ababa ve Nairobi’de açılan sandıklarda açık farkla ayrılık oyları fazla çıktı. Disporadaki Güneylilerin çok büyük çoğunluğu ayrılık dedi. Güney Sudan’da henüz sonuçlar açıklanmazken bölgenin %90’ın üzerinde ayrılık için oyladığı tahmin ediliyor. Associated Press geçen hafta Güney Sudan’ın başkenti Juba’da 30.000 kişi ile yaptığı görüşmeye dayanarak ayrılık oylarının %96 civarlarında çıkacağını iddia etti.
Güney Sudan referandumu öncesi sandıktan ayrılık çıkacağı zaten tahmin ediliyordu. Bazı gazeteler “sonucu belli referandum” şeklinde başlıklar kullandılar. Ancak ayrılık oylarının %90’ın üzerinde çıkacak olması gerçekten düşündürücü. Bölgede yaşayan %10 civarındaki Müslüman Güneylinin de ayrılık için oyladığı anlaşılıyor. Bölge nüfusunun bu oranda ayrılık istemesi kuzey-güney ilişkilerinin ne kadar zayıf olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu manzaradan gerekli derslerin çıkartılıp çıkaltılmayacağını önümüzdeki günlerdeki gelişmeler gösterecek elbette.
Önümüzdeki takvime göre Güney Sudan’ın 9 Temmuz’da tam bağımsızlığını ilan etmesi bekleniyor. Böylece ekonomik ilişkileri devam etse bile Güney Sudan, Sudan’dan resmi anlamda ayrılacak ve Arap dünyasından kopacak. Bölge her ne kadar Arap olmasa da günümüzde Arap ve İslam dünyası içinde yer alıyor. Bu değişim ile sadece Sudan’ın değil Arap dünyasının ve dolayısıyla da İslam dünyasının haritası değişmiş olacak. 10 milyon nüfus ve 600 bin km.’nin üzerinde bir toprak parçası İslam dünyasından kopacak ve İslam dünyasının sınırlarında kuzeye doğru gerileme yaşanacak.
İslam dünyasının Güney Sudan’ı kazanmak için bugüne kadar ciddi bir girişimi gerçekleşmedi. Politik areneda kuzey-güney çekişmesi hep Sudan’ın iç meselesi olarak algılandı ve insiyatif kullanılmadı. İzlenen politika iç savaş yıllarında Amerika’nın desteklediği güneye karşın kuzeyi desteklemenin ilerisine geçmedi. 2005 yılında kuzey-güney arasında imzalanan barıştan sonra da bölge toptan ihmal edildi. Referanduma birkaç aya kala Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa’nın bölgeyi alelacele ziyareti dışında İslam dünyasından hiçbir lider buraya ayak basmadı. Avrupa Birliği, Amerika hatta Çin bile referandum için gözlemciler gönderirken İslam dünyası buna bile gerek görmedi. Aynı ilgisizlik Sivil Toplum Kuruluşları için de geçerliydi. Batılı misyoner STK’lar bölgede harıl harıl çalışırken İslam ülkelerinden STK’lar politik ve reklam getirisi şüphesiz daha çok olan Darfur’a hücum ettiler; fiziki şartları hiç de Darfur’dan iyi olmayan Güney Sudan’a ayak basan olmadı. Oysa yirmi iki yıl iç savaşa sahne olan bölge her açıdan yardıma ihtiyaç duymaktaydı. IHH İnsani Yardım Vakfı’nın ve TİKA’nın 2008-2010 döneminde Güney Sudan’daki bazı çalışmalarını saymazsak 2005’den beri Afrika’ya özel ilgili gösteren Türkiye bile bu bölgeye ilgisiz kaldı.
Referandum sürecinde Arap basını ateş püsküren yazılar kaleme aldı. Artık iyice aşikar olan Amerika ve İsrail ittifakının Sudan’ı böldüğünü yazdılar. Bilinen bu kof analizin dışına çıkamayan Arap basını psikolojik rahatlamanın dışında ileri gidemedi. Amerika-İsrail ittifakı ülkeyi bölmek için çalışırken biz bunu engellemek için ne yaptık diye soran çıkmadı. Bölge hep son yıllarda çıkmaya başlayan petrole paralel ekonomik çıkarlar ile gündeme geldi.
Güney Sudan’da kaybeden Sudan hükümeti ve Ömer El Beşir yönetimi değildir. İslam dünyası toptan kaybetmiştir. Güney Sudan İslam dünyasının harita üzerinde üvey evladıydı bugüne kadar. Bugün üvey evlat kararını verdi ve gidiyor. Umarız İslam dünyası Güney Sudan bölünmesinden gerekli dersleri çıkartır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder