Perşembe, Ocak 10, 2013


MALİ NOTLARI
Serhat Orakçı
Dünya Bülteni, Aralık 2012

Son aylarda ülkede gelişen olaylar nedeniyle askeri müdahale opsiyonunun gündeme geldiği Mali 14,5 milyon nüfusa sahip. Ülke etnik yönden kozmopolit bir yapıya sahip. Ülkenin kuzey bölgelerinde Tuareg ve Songhai kökenli nüfus daha yoğun iken başkent ve çevresinde Mande kökenli nüfus yoğunlukta. Ülkede yaşayan nüfus etnik olarak farklı gruplardan oluşsa da nüfusun % 90’dan fazlası Müslüman kimliğe sahip. 

13-17.yy arasında en parlak dönemini yaşayan Mali sonrasında ise Fransa istilasına maruz kalmış bir ülke. 1960’da bağımsızlık kazanan ülke şimdilerde ise derin bir siyasi krizin içerisinde.

Mali’nin kuzeyindeki Kidal, Gao ve Timbuktu şehirleri silahlı isyancı grupların elinde. Ele geçirdikleri şehirlerde şeriat uygulaması başlatan gruplar bu uygulamayı ülkenin geneline yaymak amacında. El Kaide, Tevhid ve Cihad Hareketi, Ensaruddin gruplarının dışında bu bölgedeki Tuaregleri temsil eden AZAWAD Kurtuluş Hareketi(MNLA ya da NMLA) Mali yönetimine karşı mücadele veriyor. MNLA’nın hedefi ise AZAWAD denen bölgeyi özgürleştirmek. Ülkenin kuzeyinde bunlar olurken güneyinde yani başkente ise iktidar krizi yaşanıyor. 22 Mart askeri darbesi sonrası hala kalıcı bir hükümet kurulabilmiş değil.

İHH İnsani Yardım Vakfına gittiğimiz Mali’deki amacımız ülkenin son dönemde yaşadıklarını yerinde görmek ve Mali halkına kulak vermek. Başkent Bamako’dan Azawad diye tanımlanan bölgeye kadarki 600 km.lik yol oldukça sakin geçti. Yoldaki asfat yer yer açıldığından çukurlar oluşmuş. Bu yüzden yol 12 saatten fazla sürdü. Bamako-Segou-San-Mopti güzergahında San’dan itibaren bu coğrafyada kurulmuş eski İslam medeniyetlerinin izlerini taşıyan bölgenin kendine has yapıları ortaya çıkmaya başladı. San kasabasının merkezindeki San Camisi ilginç mimarisiyle insanı gerçekten heyecanlandırıyor. Toprak, su ve ahşap kullanılarak yapılan cami kendine has bir mimariye sahip.

San-Mopti arasında bulunan D’jene kasabası ise dünyanın en büyük toprak yapısına ev sahipliği yapıyor. Devasa boyuttaki D’jene Camisi ve etrafındaki külliyelerin tarihi 13.yy’a kadar uzanıyor. Tamamı topraktan oluşan kasabanın merkezindeki caminin önünde halk pazarı hemen diğer yanında ise D’jene yazma eserler kütüphanesi bulunuyor. Mevcut caminin yapımına 1902 yılında başlanmış. 1907 yılında tamamlanan caminin orijinal temelleri ise 700 yıl öncesine gidiyor. Nijer nehir yatağında kurulan kasabanın temel geçim kaynakları balıkçılık, el sanatları ve turizm. Mali’deki kriz öncesi çok sayıda turist ağırlayan kasabaya artık turistler uğramaz olmuş. 

Mopti şehri Azawad bölgesi ile sınır komşusu. Yolun bundan sonrasında isyancı grupların ele geçirdiği bölge başlıyor. Ancak Mopti’ye kadar herhangi bir askeri hareketlilik hatta askeri araç bile karşımıza çıkmadı. Mopti şehri kuzey bölgelerden kaçan mültecileri ağırlıyor. Şehir merkezindeki kamp alanında 45 aile kalıyor. Yerel yetkililere göre Mopti bölgesinde 33.334 sığınmacı var. Gene yetkililere göre büyük bölümü akrabalarının ve tanıdıklarının yanında kalıyor. Mopti şehri Burkina Faso sınırına oldukça yakın bir yerleşkede. Bu yüzden Gana’ya, Togo’ya, Burkina Faso’ya yük taşıyan kamyonlar sıkça görülüyor. Nijer’in başkenti Niamey’e otobüs seferleri yapılıyor. 

Mali’nin kuzey bölgeleri proje plantasyonu haline gelmiş. Avrupa Birliği fonları ile oluşturulmuş yüzlerce projenin tanıtım tabelaları yol kenarlarına sıralanmış. Bu kadar projeye rağmen ülkede herhangi bir gelişme olmaması ise oldukça şaşırtıcı.

Geçtiğimiz köylerde tek tük kiliseler karşımıza çıktığında köylerdeki Hıristiyan nüfusu sordum. “Hiç yok…” dediler. Misyonerler gelip yapıp gidiyorlarmış. Köyden birine maaş bağlayıp anahtarı teslim ediyorlarmış. Misyonerlerin cemaat kazanma taktiklerinden biri sanırım. O köyü yakından tanımıyorsanız köyde hatırı sayılır Hıristiyan nüfus yaşıyor sanıyorsunuz. 

Gine’de başlayarak Mali’ye uzanan buradan Nijer’e oradan da Nijerya’ya akarak Atlas Okyanusuna dökülen 4.184 km. uzunluğundaki Nijer Nehri dünyanın uzun nehirlerinden biri. Nehir Mali’ye de hayat veriyor. Balıkçılık ve tarımsal sulama için kullanılan nehirde taşımacılık da yapılıyor.

Türkiye’nin yeni büyükelçilik açtığı Mali’yi bir cümleyle tanımlamak istesek “Batı Afrika’da İslamın kalbi” diyebiliriz. Ancak son zamanlarda ülke sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Özellikle İslam’a düşmanlık besleyen bazı kesimler Mali’nin kuzeyindeki İslamcı örgütler üzerinden İslamı aşağılamakta, türlü türlü iftiralar atmakta. Birbiriyle çelişkili olaylar, kaynaksız haberler uluslar arası medyada geniş yer bulmakta. Maalesef şu ana kadar Müslümanlar durumun ciddiyetini kavramaktan çok uzaklar. Üretilen haberlerde satır aralarında verilen mesajlar ve yapılan hakaretlerin ise haddi hesabı yok.

Mali sömürgecilik döneminin çizdiği enterasan sınır hatlarına sahip. Altlı üstlü ters geçmiş iki üçgenden oluşan ülke 1,24 milyon km² yüzölçümüne sahip. Kuzey ile güney bölgeleri arasında dar bir boğaz bulunmakta. Başkent Bamako ülkenin tümünü idare edebilecek bir konuma sahip değil. Özellikle ülkenin kuzey bölgelerine karadan ulaşım ise sıkıntılı.

Fransa’nın bizzat seksen yıl yönettiği Mali’ye sırf hatıra kalsın diye bile inşa ettiği bir şey yok. Bu kadar senelik tahakküm ancak halkın dilinde, eğitiminde ve şehirleşmeciliğinde görülebiliyor. Mali’nin resmi dili Fransızca. Fransız TV ve Radyo kanalları ülkede kesintisiz yayın yapıyor.

Mali’nin diyanetini temsil eden Yüksek İslam Konseyi ve diğer önde gelen kurumlar ülkedeki meselenin barışçıl yollardan diyalog yoluyla çözülmesini arzuluyor. Şartlar ne olursa olsun bu kesim Mali’de yabancı asker görmek istemiyor. Dış basın tarafından lanse edilen savaş atmosferi ise oldukça abartılı. Halk tedirgin görünmezken gündelik yaşam olağan seyrediyor. Fransa’nın askeri müdahale için geliştirdiği söylem ise halkın gözünde dürüstçe bir davranış olarak değerlendirilmiyor. Bu ısrarı Fransa’da oluşturulan yeni hükümetin dış politikada etkisini gösterme çabası olarak yorumlayanların sayısı azımsanmayacak kadar çok. Askeri müdahale söylemi ile sokağa dökülen göstericilerin sayısı ise binleri bulmuyor.

2013 yılı içinde askeri müdahale beklenen Mali’deki krizin barış ve diyalog yoluyla çözülmesi sadece temenni olarak kalmamalı. Mali halkı kadar İslam coğrafyasındaki diğer Müslümanların da bunun için çalışması gerek. Önümüzde Afrika’dan iki önemli örnek bulunuyor: Sudan ve Somali. Mali’nin sınır bütünlüğü için ısrar eden guruh bu hakkı Sudan’a tanımazken; silahlı operasyonların umut olarak sunulduğu (bkz: Operation Restore Hope) Somali ise 21 yıldır iç savaş sarmalı içinde. Mali’nin başına gelecekler ise pek farklı gözükmüyor. Dileriz kötü senaryolar gerçekleşmez…                      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder