AFRİKA RÖNESANSI
Afrika`nın kıta dışındaki zihinlerde yaptığı ilk cağrışımlar genellikle olumsuz olduğundan kıtada yasanan olumlu gelişmeler bu yüzden çoğu zaman gözden kaçmakta. Mesela özellikle son yıllarda İsveç ve Norveç Nobel Akademilerinin sık sık Afrika`yı taçlandırmalarına şahit olmaktayız. Son olarak, geride bıraktığımız 2004 yılında Nobel Barış ödülü sürdürülebilir kalkınma, demokrasi ve barışa katkılarından dolayı Kenyalı Profesör Wangari Maathai`ye verildi. Yine hatırlanacağı gibi ondan bir yıl önce yani 2003`de Güney Afrika`nın beyaz yazarlarından John M. Coetzee edebiyat dalında Nobel ödülüyle taçlandırılmıştı. Güney Afrika`nın halen başkanlığını yürüten siyahi lider Thabo Mbeki iktidara geldiğinde Avrupa tarihinden öykünerek “Afrika Rönesansı” adını verdiği, tüm Afrika kıtasını içine alan bir zihinsel kalkınma projesi başlatmıştı. Her ne kadar projenin içi tam manasıyla doldurulmamış olsa da bugün Afrika kıtasında ciddi bir zihinsel ve entellektüel kıpırdanma yaşanmakta. Ve son yıllarda Afrika`ya gelen Nobel ödülleri bunun önemli göstergelerinden biri.
1986 yılında Nijerya`lı yazar Wole Soyinka edebiyat alanında Nobel ödülü alan ilk Afrikalı yazar ünvanını alırken iki yıl sonra 1988`de Mısırlı yazar Necip Mahfuz (Naguip Mahfouz) yine edebiyat alanında Nobel ödülü almıştır. 1991 yılında Güney Afrikalı yazar Nadine Gordimer edebiyat dalında Nobel kazanan ilk Afrikalı kadın edebiyatçı ünvanına kavuşurken yıl 2003`e geldiğinde Güney Afrikalı yazar John M.Coetzee edebiyat alanında ödüle layık görülmüştür.
Aslında Nobel ödüllerinin Afrika kıtasındaki tarihi çok daha gerilere gitmektedir. 1937 yılında Robert Cecil Nobel Barış ödülünü kazanırken fizyoloji ve tıp alanında yaptığı çalışmalardan dolayı 1899 Güney Afrika doğumlu bilim adamı Max Theiler 1951 yılında tıp alanında ödüle layık bulunmuştur. Yine 1960 yılında Güney Afrika`nın önemli kabilelerinden Zulu`ların mensubu olan ve gençliğinde Güney Afrika’nın 1994`teki ilk demokratik seçimlerinde iktidara gelecek olan ANC partisinin (African National Congress-Afrika Ulusal Kongresi) başkanlığını yapmış olan Albert John Lutuli Nobel Barış ödülü almaya hak kazanmıştır. 1978 yılında Mısır'ın başbakanlığını sürdüren Enver Sedat, İsrail Başbakanş Menachem Begin ile Orta Doğu’da barışın sağlanmasğ için Camp David`de iki ülke arasında imzaladıkları anlaşma neticesinde Nobel Barış ödülünü paylaşmıştır. 1979 Nobel Tıp ödülü bilgisayar destekli tomografi çalışmasıyla 1924 Güney Afrika doğumlu Allan M. Cormack`a gitmiştir.
Bu kadarla sınırlı değil. 1984`te Güney Afrikalı rahip Desmond Tutu Nobel Barış ödülünü alırken. 1993`te unutulmaz nobel seromonilerinden biri yaşanmıştır. Yirmi yedi yıl hapis cezasının ardından 1994`te Güney Afrika`nın ilk siyahi devlet başkanı olacak olan Nelson Mandela, o dönemin beyaz devlet başkanı De Klerk ile Nobel Barış ödülünü paylaşmıştır.
Güney Afrika`nın en büyük siyahi yerleşim alanlarından SOWETO`ya yaptığımız bir gezide rehberimiz önce bulunduğumuz Vilakazi sokağının bir başındaki Desmond Tutu`nun evini sonra da diğer ucundaki Nelson Mandela`nın evini işaret ederek iki Nobel ödülünü ağırlayan dünyadaki tek sokağın orası olduğunu söylemişti.
2001 Nobel Barış ödülü Birleşmiş Milletlerin 7. Genel sekreterliğini yapan Ganalı Kofi Annan`a gitmiştir. 2002 yılı Nobel Tıp ödülü üçe bölünmüş ve üçte biri genetik alanında yaptığı çalışmalardan dolayı Güney Afrika`lı bilim adamı Sydney Brenner`e verilmiştir.
Edebiyat Profesörü Ngugi Wa Thiong 2003 yılında, genç yaşta faili meçhule kurban giden öğrenci liderlerinden Steve Biko anısına yaptığı konuşmada ısrarla Afrika Rönesansının öncelikle kullanılan dil ile başlayacağını vurgulamıştır. En basitinden Doğu Afrika`daki Luo kabilesinin Namlolwe diyerek bahsettiği göl, artık Viktorya Gölü olarak bilinmektedir. Thiong`a göre sömürgeci devletler hatıralarını Afrikalı insanların bedenlerine dil ile kazımışlardır. Nguni James, Noliwe Margaret olmuştur. Halen sömürge dilleri özellikle İngilizce, Fransızca ve Portekizce Afrika kıtasında çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Sonuçta kıta içerisindeki entellektüel ve bilimsel üretimin yüzde doksanı bu dillerde verilmektedir. Ve Nobel ödülü alan yazalar eserlerini İngilizce yazmaktadır.
Afrika`da dil devrimi ne zaman gerçekleşir buna cevap vermek çok zor ama bu yönde çalışmalar sürmekte. Apartheid rejiminin-ırkçı beyaz azınlık iktidarı- 1994 ilk demokratik seçimlerinde yıkılmasından on sene sonra Güney Afrika`da sokak, cadde, semt, köprü, şehir isimleri değişmekte. James yerine Nguni, Margaret yerine Noliwe tabelaları asılmakta her gün. Hükümet paraların üzerindeki batı dillerini Afrika dilleriyle değiştirerek, Afrika dilleri üzerine çalışmalar yapan master öğrencilerine burslar vererek Afrika halkının yaralı bilinçlerini onarmaya çalışmaktadır.
Ve bakalım 2005 Nobel ödüllerinden Afrika`nın payına ne düşecek?
Yazan: Serhat ORAKÇI
Anlayış Dergisi
Sayı: 22 Mart 2005
http://www.anlayis.net/makaleGoster.aspx?dergiid=22&makaleid=4149
1926`dan beri Amerika`da her şubat ayı “Siyah Tarih Ayı” olarak kutlanır. Çocukluğunu maden ocağında geçirip doktora eğitimini Harvard`da tamamlayan ayni zamanda Amerikalı bir kölenin oğlu olan Dr. Carter G. Woodson önderliğinde önceleri “Zenci Tarih Haftası” olarak başlamıştır bu akım. Kendisine neden şubat ayını seçtikleri sorulduğunda Woodson işin içerisine biraz da mizah katarak “En kısa ay olduğu için.” diyerek anlamlı bir mesaj vermiştir. Aslında Şubat ayının seçilmesi Amerika`daki siyah hareketine önemli katkıda bulunan Abraham Lincoln ve Frederick Douglass`ın doğum günlerinin şubat ayına rastlamasındandır. Ne rastlandır ki Amerikan siyahi liderlerinden Malcolm X`in suikasta kurban gittiği tarih de (21 şubat) yine bu aya rastlamaktadır.
Anlayış Dergisi
Sayı: 22 Mart 2005
http://www.anlayis.net/makaleGoster.aspx?dergiid=22&makaleid=4149
1926`dan beri Amerika`da her şubat ayı “Siyah Tarih Ayı” olarak kutlanır. Çocukluğunu maden ocağında geçirip doktora eğitimini Harvard`da tamamlayan ayni zamanda Amerikalı bir kölenin oğlu olan Dr. Carter G. Woodson önderliğinde önceleri “Zenci Tarih Haftası” olarak başlamıştır bu akım. Kendisine neden şubat ayını seçtikleri sorulduğunda Woodson işin içerisine biraz da mizah katarak “En kısa ay olduğu için.” diyerek anlamlı bir mesaj vermiştir. Aslında Şubat ayının seçilmesi Amerika`daki siyah hareketine önemli katkıda bulunan Abraham Lincoln ve Frederick Douglass`ın doğum günlerinin şubat ayına rastlamasındandır. Ne rastlandır ki Amerikan siyahi liderlerinden Malcolm X`in suikasta kurban gittiği tarih de (21 şubat) yine bu aya rastlamaktadır.
Afrika`nın kıta dışındaki zihinlerde yaptığı ilk cağrışımlar genellikle olumsuz olduğundan kıtada yasanan olumlu gelişmeler bu yüzden çoğu zaman gözden kaçmakta. Mesela özellikle son yıllarda İsveç ve Norveç Nobel Akademilerinin sık sık Afrika`yı taçlandırmalarına şahit olmaktayız. Son olarak, geride bıraktığımız 2004 yılında Nobel Barış ödülü sürdürülebilir kalkınma, demokrasi ve barışa katkılarından dolayı Kenyalı Profesör Wangari Maathai`ye verildi. Yine hatırlanacağı gibi ondan bir yıl önce yani 2003`de Güney Afrika`nın beyaz yazarlarından John M. Coetzee edebiyat dalında Nobel ödülüyle taçlandırılmıştı. Güney Afrika`nın halen başkanlığını yürüten siyahi lider Thabo Mbeki iktidara geldiğinde Avrupa tarihinden öykünerek “Afrika Rönesansı” adını verdiği, tüm Afrika kıtasını içine alan bir zihinsel kalkınma projesi başlatmıştı. Her ne kadar projenin içi tam manasıyla doldurulmamış olsa da bugün Afrika kıtasında ciddi bir zihinsel ve entellektüel kıpırdanma yaşanmakta. Ve son yıllarda Afrika`ya gelen Nobel ödülleri bunun önemli göstergelerinden biri.
1986 yılında Nijerya`lı yazar Wole Soyinka edebiyat alanında Nobel ödülü alan ilk Afrikalı yazar ünvanını alırken iki yıl sonra 1988`de Mısırlı yazar Necip Mahfuz (Naguip Mahfouz) yine edebiyat alanında Nobel ödülü almıştır. 1991 yılında Güney Afrikalı yazar Nadine Gordimer edebiyat dalında Nobel kazanan ilk Afrikalı kadın edebiyatçı ünvanına kavuşurken yıl 2003`e geldiğinde Güney Afrikalı yazar John M.Coetzee edebiyat alanında ödüle layık görülmüştür.
Aslında Nobel ödüllerinin Afrika kıtasındaki tarihi çok daha gerilere gitmektedir. 1937 yılında Robert Cecil Nobel Barış ödülünü kazanırken fizyoloji ve tıp alanında yaptığı çalışmalardan dolayı 1899 Güney Afrika doğumlu bilim adamı Max Theiler 1951 yılında tıp alanında ödüle layık bulunmuştur. Yine 1960 yılında Güney Afrika`nın önemli kabilelerinden Zulu`ların mensubu olan ve gençliğinde Güney Afrika’nın 1994`teki ilk demokratik seçimlerinde iktidara gelecek olan ANC partisinin (African National Congress-Afrika Ulusal Kongresi) başkanlığını yapmış olan Albert John Lutuli Nobel Barış ödülü almaya hak kazanmıştır. 1978 yılında Mısır'ın başbakanlığını sürdüren Enver Sedat, İsrail Başbakanş Menachem Begin ile Orta Doğu’da barışın sağlanmasğ için Camp David`de iki ülke arasında imzaladıkları anlaşma neticesinde Nobel Barış ödülünü paylaşmıştır. 1979 Nobel Tıp ödülü bilgisayar destekli tomografi çalışmasıyla 1924 Güney Afrika doğumlu Allan M. Cormack`a gitmiştir.
Bu kadarla sınırlı değil. 1984`te Güney Afrikalı rahip Desmond Tutu Nobel Barış ödülünü alırken. 1993`te unutulmaz nobel seromonilerinden biri yaşanmıştır. Yirmi yedi yıl hapis cezasının ardından 1994`te Güney Afrika`nın ilk siyahi devlet başkanı olacak olan Nelson Mandela, o dönemin beyaz devlet başkanı De Klerk ile Nobel Barış ödülünü paylaşmıştır.
Güney Afrika`nın en büyük siyahi yerleşim alanlarından SOWETO`ya yaptığımız bir gezide rehberimiz önce bulunduğumuz Vilakazi sokağının bir başındaki Desmond Tutu`nun evini sonra da diğer ucundaki Nelson Mandela`nın evini işaret ederek iki Nobel ödülünü ağırlayan dünyadaki tek sokağın orası olduğunu söylemişti.
2001 Nobel Barış ödülü Birleşmiş Milletlerin 7. Genel sekreterliğini yapan Ganalı Kofi Annan`a gitmiştir. 2002 yılı Nobel Tıp ödülü üçe bölünmüş ve üçte biri genetik alanında yaptığı çalışmalardan dolayı Güney Afrika`lı bilim adamı Sydney Brenner`e verilmiştir.
Edebiyat Profesörü Ngugi Wa Thiong 2003 yılında, genç yaşta faili meçhule kurban giden öğrenci liderlerinden Steve Biko anısına yaptığı konuşmada ısrarla Afrika Rönesansının öncelikle kullanılan dil ile başlayacağını vurgulamıştır. En basitinden Doğu Afrika`daki Luo kabilesinin Namlolwe diyerek bahsettiği göl, artık Viktorya Gölü olarak bilinmektedir. Thiong`a göre sömürgeci devletler hatıralarını Afrikalı insanların bedenlerine dil ile kazımışlardır. Nguni James, Noliwe Margaret olmuştur. Halen sömürge dilleri özellikle İngilizce, Fransızca ve Portekizce Afrika kıtasında çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Sonuçta kıta içerisindeki entellektüel ve bilimsel üretimin yüzde doksanı bu dillerde verilmektedir. Ve Nobel ödülü alan yazalar eserlerini İngilizce yazmaktadır.
Afrika`da dil devrimi ne zaman gerçekleşir buna cevap vermek çok zor ama bu yönde çalışmalar sürmekte. Apartheid rejiminin-ırkçı beyaz azınlık iktidarı- 1994 ilk demokratik seçimlerinde yıkılmasından on sene sonra Güney Afrika`da sokak, cadde, semt, köprü, şehir isimleri değişmekte. James yerine Nguni, Margaret yerine Noliwe tabelaları asılmakta her gün. Hükümet paraların üzerindeki batı dillerini Afrika dilleriyle değiştirerek, Afrika dilleri üzerine çalışmalar yapan master öğrencilerine burslar vererek Afrika halkının yaralı bilinçlerini onarmaya çalışmaktadır.
Ve bakalım 2005 Nobel ödüllerinden Afrika`nın payına ne düşecek?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder