ARAP BAHARI AFRİKA’YI NASIL ETKİLİYOR
Serhat ORAKÇI
Dünya Bülteni, Nisan 2012
Bir yıl önce Tunus’ta başlayan Arap Baharı’nın
etkileri Afrika’nın diğer ülkelerinde özellikle de Sahra kuşağı ülkelerinde
hissedilmeye başlandı. Sahra çölünü bir yılda aşan bu etki bugün Sudan başta
olmak üzere Çad, Nijer, Mali, Burkina Faso ve Moritanya’yı etkiliyor.
Sahra kuşağına bakıldığında son bir yılda Nijerya’da silahlı çatışmaların
sayısı artarken Senegal’de muhalefet seçimleri kazanma başarısı gösterdi.
Mali’de askeri bir darbe olurken Azawad bölgesi ülkeden ayrılarak bağımsızlık
ilan etti. Nijer merkezli gıda krizi bölgeyi etkisi altına alırken Mali
kaynaklı mülteci krizi bölge ülkelerini etkiledi. Senegal’de muhalif lider
Macky Sall başkanlık seçimlerinde önemli bir başarı elde ederek Abdoulaye
Wade’i hüsrana uğrattı.
Arap Baharı sonrasında sahra kuşağı Afrika’da oluşan tabloya bakıldığında
bölgede siyasi olarak muhalif seslerin güçlendiği, ekonomik olarak ise bölgenin
daha da zayıfladığı görülmekte. Mali’de yaşanan son siyasi olaylar ve yaşanan
çatışmalarda Arap Baharı’nın doğrudan etkisi görülürken Sahra kuşağında yaşanan
kuraklık ve açlık krizi ise bölgenin ekonomik olarak zayıfladığının en büyük
göstergesi.
Mali Krizi ve Tuaregler
Mali son ayda önemli gelişmelere sahne oldu. Yaşanan siyasi olaylar çevre
ülkeleri de etkiledi. Ülkenin kuzeyindeki silahlı Tuareg isyancılarına karşı
verilen mücadeleyi yumuşak bulan bir grup asker, yönetime el koyarak askeri
darbe yaptı. Amadou Toumani Toure giderken Amadou Sanogo ülkenin başına geçti. ECOWAS
(Batı Afrika Ekonomik İşbirliği Teşkilatı) ülkeleri Mali’de yönetimin sivilleşmesini
talep ederken ülkeye karşı ambargo uygulanması ve sınırların kapatılması kararı
aldı.
Burkina Faso Dışişleri Bakanı Cibril Bassole’nin aracılığıyla yürütülen
görüşmelerde Amadou Toumani Toure’nin resmen istifa etmesi ve Cuntanın yönetimi
sivillere bırakması noktasında anlaşmaya varıldı. Anlaşmaya göre Mali
Parlamento Başkanı Dioncounda Traore geçici olarak yönetime gelecek ve ülkeyi
40 günde seçime hazırlayacak. Darbeci askerlere de af getirilecek. Bu anlaşma
karşısında ECOWAS ülkeleri Mali’ye uyguladıkları ambargoyu kaldırmaya karar
verdiler. Bu gelişmelerin hemen ardından ECOWAS Mali’nin kuzeyindeki isyancıar
ile mücadele etmek için 3.000 asker göndereceğini açıkladı. Ancak darbeyi
gerçekleştiren Amadou Sanogo ise bu görüşe şiddetle karşı çıkarak yönetimi
bırakmayacağının ilk sinyallerini verdi.
Bütün bu gelişmeler yaşanırken oluşan boşluğu avantaja çeviren Tuaregler
ise Timbuktu’ya kadar ulaşarak Azawad ismini verdikleri bölgeyi tamamen ele
geçirdiler. Bu bölgenin bağımsızlığını ilan eden Tuaregler önemli kentleri ele
geçirirken bugüne kadar elde ettikleri en önemli kazanımı elde ettiler. Tuareg
silahlı güçlerinin arkasında iki oluşum bulnmakta. Bunlardan ilki Azawad Ulusal
Özgürlük Hareketi ve diğeri ise Ensar Hareketi. AUÖH Azawad ismini verdiği
bölgenin bağımsızlığını isterken Ensar Hareketi bu bölgede İslami bir yönetim
kurulmasını arzulamakta. Etnik yapıları farklılık gösteren bu iki oluşum zaman
zaman ortak hareket ederken bazen de çatışmakta. Ama sorulması gereken bir soru
var ki o da Tuaregler ve diğer isyancı gruplar kısa sürede nasıl bu kadar
güçlenip ülkenin kuzeyini tamamen ele geçirdiler?
Bu sorunun yanıtı Libya’da yaşanan olaylarla doğrudan ilişkili gözüküyor.
Kaddafi’nin yönetimde olduğu dönemde paralı asker olarak Kaddafi’ye hizmet eden
Tuaregler, Kaddafi’nin düşmesi ile Mali’ye geri döndüler. Beraberlerinde ağır
silah ve para getiren bu askerler daha düzenli ve eğitimli birlikler kurarak
Mali ordusu ile daha güçlü mücadele etmeye başladılar. Mali ordusu ve Tuaregler
arasındaki çatışmalardan kaçan halk ise başta Moritanya olmak üzere Nijer ve
Burkina Faso gibi ülkelere sığındılar. Yaşanan olaylar sonucunda bölgesel bir
mülteci sorunu patlak verdi.
Sahel Kuşağında Yaşanan Kuraklık
Mali ve çevresindeki ülkelerde bunlar yaşanırken uluslar arası kamuoyu bu
bölgede yaşanan kuraklık ve açlık krizine dikkat çekmeye başladı. Sahel
bölgesinde 13 milyon insanın açlık kriziyle karşı karşıya olduğu vurgulandı.
Kuraklık erken uyarı sistemi (Famine Early Warning System-www.fews.net) verilerine
göre bölgede düşük seviyeli bir kraklık yaşanıyor. Gıda maddeleri fiyatı geçen
sene ile kıyaslandığında %40 oranında daha yüksek. Ancak kuraklık Somali
merkezli Doğu Afrika’da yaşanan kuraklık ile kıyaslandığında çok daha düşük
seviyede. Verilere göre ise etkilenen insan sayısı ise birbirine çok yakın.
Bazı görüşler yaşanan sorunu bölgesel olarak nitelerken durumun abartıldığı
görüşündeler. Kanımca asıl sorun ne kuraklık ne de durumun olduğundan farklı
yansıtılmasında. Sahra kuşağının yüzleştiği açlık krizinin asıl nedeni
kuraklıktan ziyade bölgenin bozulan ekonomik yapısından kaynaklanıyor. Bu bölge
Afrika kıtasının en fakir bölgesi ve denize kıyısı olmayan ülkerin peşpeşe
sıralandığı bir kuşak. Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan Arap Baharı sonrası
bölgenin ekonomik durumu daha da kötüleşmiş durumda. Bunun sebepleri ise şöyle
sıralanabilir: İlk olarak kuzey Afrika ülkeleri ile gerçekleştirilen ticaret
oranı gerilemiş durumda. İkinci bir neden ise Kuzey Afrika ülkelerinde
çalışarak ailelerine para gönderen kesimin geri dönmesi ve son olarak da Kuzey
Afrika ülkelerinin siyasi çıkarları ile orantılı olarak verdikleri maddi
desteği geri çekmeleri. Bu durumdan etkilenen ülkelerin başında Sudan, Çad ve
Nijer gelmekte.
Arap Baharı sonrası zayıflayan ekonomik yapı sebebiyle bölge ülkeleri dış
etilere daha açık hale gelmiş durumdalar. Bu yüzden düşük seviyeli bir kuraklık
bile bu ülkeleri facianın eşiğine getirebilmekte. Kuraklığın seviyesine bakıldığında 2011’de
Doğu Afrika’da yaşanan kuraklığa oranla oldukça düşük seviyede. Ancak
etkilediği bölgeye bakıldığında daha geniş bir coğrafyayı tehdit ediyor ve
etkilediği insan sayısı 10 milyonun üzerinde. Bugün Mali, Moritanya, Çad, Nijer
ve Burkina Faso’nun belirli bölgeleri ciddi kuraklık ve açlık sorunu ile karşı
karşıya. Gerekli görülen yardım sağlanamazsa önümüzdeki dört ay boyunca bu kriz
daha da derinleşmesi bekleniyor.