Cumartesi, Ağustos 25, 2012

SOMALİ’DE YENİ DÖNEM VE TÜRKİYE
Serhat ORAKÇI
Dünya Bülteni, Ağustos 2012

Somali`den bir dost ilginç bir şey anlattı geçenlerde. Başkent Mogadişu’daki havalimanında yolunu şaşırıp yanlışlıkla bir odaya girdiğini ve içeride takım elbiseli, eli yüzü düzgün tipleri toplantı halinde gördüğünü söyledi.  Somali şartlarında pek alışık olunmayan bir manzara olduğu doğru olsa da anlattığına pek anlam verememiştim. Şimdi ise o dostun gördüğü manzaraya anlam verebiliyorum. Gördüğü o oturum muhtemelen meclis toplantısı gördüğü kişiler de yeni dönemde milletvekili olacak kişilerdi.


Afrika’nın istikrardan yoksun ülkesi Somali teknik olarak yeni bir döneme giriyor. Ülkedeki geçici hükümet yapısı kalıcı hale dönüyor. Yeni bir anayasa yapıldı. Şimdilerde yeni bir parlamento oluşturma çabası var. Yakın bir zamanda da çok sayıda aday arasından yeni devlet başkanı seçilecek.


Teknik olarak diyorum çünkü işin aslına bakılırsa çok büyük bir değişiklik de beklenmiyor. Eski kurulu düzen devam ederken bazı isimler değişecek sadece. Kuvvetle muhtemeldir ki mevcut Devlet Başkanı Şeyh Şerif Ahmet yeniden seçilerek görevine devam edecek. Ama bu sefer atanan olarak değil parlamento tarafından seçilmiş olarak yani bir nebze olsun meşruiyet kazanacak bulunduğu koltukta.


Ramazan bayramı arifesinde kabileler tarafından belirlenen parlamento üyelerinin büyük bir bölümünün seçimi tamamlandı ve bu ilk meclis havalimanında ilk meclis toplantısını yaptı. AMISOM (Afrika Birliği Somali Misyonu) tarafından korunan havalimanı şehrin en güvenli yeri kabul ediliyor. Yüzlerce askerin çevresine konuşlandığı havalimanı bu yüzden meclis oturumlarına ev sahipliği yapıyor. Bu parlamento şimdi devlet başkanını seçecek. Havalimanı diyince öyle büyük bir yer akla gelmesin. 30’a 30 iki salondan oluşan bir bina. Biri gidiş terminali biri varış terminali. Somali’nin eski parlamento binası şehrin merkezinde ve tarumar vaziyette.


SOMALİ’NİN SON BİR YILI VE TÜRKİYE
Hatırlanacağı gibi Somali geçtiğimiz yıl yaz aylarında ölümcül bir kuraklığın pençesine düşmüştü. Yüz binlerce insan kurak bölgelerden göç ederek mülteci kamplarına sığınmıştı. Bir o kadarı da yollarda açlıktan ölerek hayata veda etmişti. Somali o acı günlerin etkilerini hala silebilmiş değil. Göç eden göçmenler köylerine bir daha dönmediler, mülteci kamplarında yaşamlarını sürdürmekteler.


Somali’nin son bir yılına bakıldığında siyasi yapıda büyük bir değişiklik olmadı. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından desteklenen geçici hükümet (TFG) varlığını AMISOM sayesinde sürdürürken ufak tefek bazı kazanımlar elde etti. Mogadişu’nun bir bölümü, Afgoye, Beledweyne, Baydawa gibi yerleşim birimleri El Şebab kontrolünden çıkarak TFG’nin eline geçti. Ülkenin güneyinde Kenya Ordusu El Şebab’ın önemli üstlerinden Kismayo şehri üzerinde baskı kurarken batısında ise Etiyopya Ordusu baskıları sürdürdü. ABD ve AB, Hint Okyanusu üzerinden noktasal operasyonlar düzenlemeye devam etti. Bu baskılara düzenlediği bombalı saldırılarla karşılık veren El Şebab örgütü ise orta ve güney Somali üzerindeki kontrolünü sürdürdü. Ülkenin kuzeyindeki Somaliland ve Putland ise ayrı bağımsız yapılarını sürdürmekte kararlı olduklarını her fırsatta gösterdiler.


Bu politik manzara içerisinde Türkiye yeni bir aktör olarak belirdi. Somali’de yaşanan insani trajediye sesiz kalmayan Türkiye devlet ve sivil toplum kuruluşlarını seferber ederek Somali halkı için çalışmaya koyuldu. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kalabalık bir heyet ile Mogadişu’ya gidişi ise Somali tarihine geçen bir dönüm noktası oldu. Somali halkının kısmen takdirini kazanan Türkiye ancak Somali’deki geleneksel aktörler tarafından pek o kadar da hoş karşılanmadı. Türkiye’nin sahadaki becerisini ölçüp tartan bu aktörler bariz şekilde tedirgin oldular.


Somali’deki iç karışıklıkta kilit rol oynayan Etiyopya özellikle Amerika’nın bu bölgede en güvendiği ve yatırım yaptığı ülke. Her sene milyar dolarlık dış yardım alan Etiyopya gerek Somali içindeki askerleri gerekse de Somaliland’in bağımsızlığı tanıyarak bu bölgeye verdiği destek ile Somali meselesinin çözümünde en büyük engel. 1996 yılında Doğu Afrika ülkelerinin katılımıyla kurulan IGAD(Intergovernmental Authority on development)’ı Somali ilgili karar mekanizmasında başa oturtan Etiyopya, Ogedan bölgesinde yaşayan Somalili nüfusunu da baskı altında tutmakta. Somali konusunda zıt fikirlere sahip Türkiye ve Etiyopya’nın çıkar çatışmasına girmesi hiç de ihtimal dışı değil bu şartlar altında. Somali’nin istikrara kavuşması adına belki de en önemli gelişme 1991’den beri Etiyopya’yı demir yumruk ile yöneten Devlet Başkanı Meles Zenawi’nin geçtiğimiz günlerde ölmesi oldu.  

         
SOMALİ’YE YARDIM ÇETREFİLLİ İŞ
Son bir yılda çok sayıda projeye imza atan Türkiyeli kuruluşların hizmetleri karşısında Somali halkı umuda yelken açarken kısa sürede Türkiye’nin yardım politikasının Somali’nin genelini kapsamadığı gerçeği ayyuka çıktı. Türkiye yardımlarının güvenlik gerekçeleriyle başkent Mogadişu dışına çıkamadığı anlaşıldı. Dış dünyada Türkiye’nin en çok eleştirildiği noktada bu açmaz oldu.  Bu sınırı zorlayarak kuraklığın olduğu güney bölgelerine yardım götürmeye çalışan sivil toplum kuruluşları ise cezalandırıldılar. ABD’ye yakın çevreler tarafından etiketlendiler. STK’lar bu handikabı yerel partner kuruluşlar ile işbirliği yaparak aşmaya çalıştılar.


Kendilerine yardım ulaşmadığından yakınan Somaliland ve Putland bölgeleri şikayetçi bir tavır sergilerken özellikle yirmi yıldır bağımsızlık iddiası taşıyan Somaliland Türkiye’nin “Tek Somali” söyleminden de ciddi manada rahatsızlık duymaya başladı. Tüm bunlar Somali’de yardım işinin ne kadar çetrefilli bir iş olduğunu ortaya çıkarttı.
Somali’de kurulu mafya düzeni Türkiye’de dahil olmak üzere tüm yabancı kuruluşların yardımlarını Mogadişu dışına çıkartmamakta kararlı. 1.5 milyon nüfuslu Mogadişu tam bir cazibe merkezine dönüştü. Tüm kurumlar merkezlerini burada açarken yardım faaliyetlerini de şehre gelen göçmenler üzerinde gerçekleştirdiler. Kuraklık felaketinin yaşandığı Bay, Bakool, Şabella ve Juba gibi bölgeler Mogadişu’daki TFG engeline takılırken buralara yardım ulaşmadı. Göstermelik bazı yardımlar yapıldıysa da bunlar göstermelik düzeyde kaldı.


SOMALİ ORDUSU VE RANT PAYLAŞIMI
Bu yeni dönemde Somali’ye ait yerli bir ordu kurulması yapılacak işlerin başında geliyor. Çünkü mevcut söyleme göre kalıcı devlet yapısının kurulması bir de düzenli bir ordunun kurulmasını gerektiriyor. Somali bulmacasında Şeyh Şerif Ahmet’e destek veren Türkiye de bu söylemin arkasında duranlardan.


Geçtiğimiz Mayıs ayında İstanbul’da yapılan II.Somali Konferansında gündeme gelen bu konu BM ve konuyla ilgili diğer aktörler tarafından kabul edildi. Uganda’da ABD tarafından eğitilen 600 askerden oluşan ilk askeri birlik de geçtiğimiz günlerde göreve başladı. Bu dönemde sayı daha da arttırılacak. Bu ordunun kurulması elbette önemli bir rant demek aynı zamanda. Silah, araç-gereç ve diğer teçhizatların temin edilmesi söz konusu. Somali için tahsis edilen fonların büyük bir bölümü bu ordunun kuruluşu için harcanacak. Bu pastanın aktörler arasındaki paylaşımı ise henüz çok net değil.


Düzenli bir ordu kurulması halinde Somali’de görev yapan karma Afrika Birliği askerleri çekilecek ya da en azından sayıları azaltılacak. İşte bu nokta El Kaide bağlantılı El Şebab örgütünün halkla diyalogunda en çok vurgu yaptığı hususların başında yer alıyor. Ele geçirdiği Hıristiyan Burunduli ve Ugandalı askerlerin kimliklerini halka servis eden El Şebab, Somali’nin dış güçler tarafından ele geçirildiğini ve Hıristiyanların Müslümanları katlettiği görüşü üzerinden halktan destek(para-asker) bulmaya çalışıyor. Somali üzerinde etkiye sahip aktörler için Somalili askerlerden oluşan bir ordunun inşa edilmesi El Şebab örgütünün halk desteğini kırmada stratejik bir adımı oluşturuyor.


BM ve Batı destekli bir yapının Somali’ye huzur getirmediğini son 20 yılda gördük. Halkın sevdiği ve gönülden destek verdiği bir lider çıkmadıkça Somali’nin düzelmesi zor. El Şebab örgütü ile arasında kişisel husumet bulunan Şeyh Şerif Ahmet’in görevine devam etmesi ise eski düzenin devam etmesi demek. Koltuk yeni olsa da aylayış eski. Birçok kurumuyla sahada bulunan Türkiye Somali için yeni bir umut ancak her şey pamuk ipliğine bağlı. Türkiye’yi temsil eden bir misyona yapılacak en ufak provakatif bir saldırı tüm emekleri yok edebilir. Umarız Türkiye devletini temsil eden kurumlar bu çetrefilli coğrafyada sağduyuyla, sağlam verilerle hareket ediyordur.      


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder