Perşembe, Haziran 23, 2016

Sahra-altı Afrika’nın Stratejik Önemi
Serhat Orakçı
Yeni Şafak, 06 Haziran 2016


2000’li yılların başından beri yürütülen Türkiye’nin Afrika’ya yönelik açılımı artık belli bir ivme kazanmış durumda. Son 15 yıllık periyodun siyasi, ticari, kültürel ve insani alanlardaki verileri önceki dönemlerle karşılaştırıldığında bu kolayca görülebilir. Elçilik sayısı, THY sefer sayısı, gelen-giden yolcu sayısı, burslu öğrenci sayısı, karşılıklı ticaret hacmi, Afrika’ya sağlanan kalkınma ve insani yardımlar dikkat çekici boyutlara ulaştılar. Türkiye’yi temsil eden ticari markalar Afrika pazarlarında daha geniş yer buluyor artık. Hem İstanbul hem de Anadolu şehirlerinde daha fazla Afrikalıyla karşılaşıyoruz. Gelinen noktada Türkiye Afrika’ya; Afrika da Türkiye’ye daha yakınlaştı diyebiliriz.

Türkiye-Afrika ilişkilerinin gelişiminde üst düzey ziyaretlerin önemli bir yeri var. Bu geziler vasıtasıyla pek çok ülke ile ilk defa siyasi ve diplomatik ilişkiler kuruldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Afrika ülkeleriyle ilişkilerin karşılık geliştirilmesinde pek çok üst düzey ziyaret gerçekleştirdi. Kuzey Afrika, Sahel ülkeleri, Afrika Boynuzu ülkeleri ve Batı Afrika ülkelerinin çoğu bu gezilerde ziyaret edildi. Şimdilerde ise Cumhurbaşkanı Kenya ve Uganda’yı ziyaret ediyor. Bu ülkelerle ilişkilerin geliştirilmesi birkaç açıdan Türkiye için stratejik bir öneme sahip.

Öncelikle her iki ülke de tarihsel açıdan bizim için Osmanlı’nın Afrika’nın güneyine doğru uzandığı son sınırları temsil ediyor. Tarihe meraklı olanlar Osmanlı’ya bağlı Hatt-ı İstiva eyaleti ve Emir Ali Bey’in komutasında gerçekleştirilen Mombasa seferine baksınlar!

Türkiye, Uganda ve Kenya’nın diğer bir benzerliği de her üç ülkenin de Somali siyasetinde yer alıyor olmaları. Türkiye Somali’de istikrarın yeniden kazanılmasında pek çok adım attı 2011’den bu yana. Türkiye, Somali’de istikrarın sağlanması ve işleyen bir devlet inşası için uğraş verdi ve veriyor. Uganda ve Kenya da şimdilik en etkili güç olan AMISOM misyonu altında Somali içerisinde askeri birlikler bulundurmaktalar. Askeri varlıklarının yanında her iki ülkede de çok sayıda Somalili mülteci barınmakta.


Ancak bu mültecilere karşı takınılan tutum iki ülkede oldukça farklılık gösteriyor. Kenya devleti sayıca 500 bin civarındaki Somalili mülteciyi Somali’ye geri göndermek isterken Uganda ülkedeki mültecilere karşı daha hoşgörülü bir tutum içerisinde. Dünyada yaşanan insani krizleri farklı vesilelerle gündeme taşıyan, yakın zamanda Dünya İnsani Zirve’ye ev sahipliği yapan Türkiye’nin Kenya-Somali arasında yaşanan mülteci krizinde de söyleyecek sözü var elbette. Askeri noktada da görüşler farklılaşmakta. Uganda Somali’deki askerlerini geri çekmek istediği halde Kenya bu konuda oldukça isteksiz. El Şebab örgütünün Kenya ordusuna verdirdiği ağır kayıplara rağmen Kenya Somali’deki askeri varlığını sürdürmek istiyor. Her iki ülkede El-Şebab örgütünün saldırılarına zaman zaman maruz kalmaktalar. Kenya’daki Westgate saldırısını ve 2010’da Uganda’da gerçekleşen eşzamanlı iki bombalı saldırıyı hatırlayalım!

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ
http://www.yenisafak.com/hayat/sahra-alti-afrikanin-stratejik-onemi-2476385

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder