Sahra-altı Afrika’nın Stratejik Önemi
Serhat Orakçı
Yeni Şafak, 06 Haziran 2016
2000’li yılların
başından beri yürütülen Türkiye’nin Afrika’ya yönelik açılımı artık belli bir
ivme kazanmış durumda. Son 15 yıllık periyodun siyasi, ticari, kültürel ve
insani alanlardaki verileri önceki dönemlerle karşılaştırıldığında bu kolayca
görülebilir. Elçilik sayısı, THY sefer sayısı, gelen-giden yolcu sayısı, burslu
öğrenci sayısı, karşılıklı ticaret hacmi, Afrika’ya sağlanan kalkınma ve insani
yardımlar dikkat çekici boyutlara ulaştılar. Türkiye’yi temsil eden ticari
markalar Afrika pazarlarında daha geniş yer buluyor artık. Hem İstanbul hem de
Anadolu şehirlerinde daha fazla Afrikalıyla karşılaşıyoruz. Gelinen noktada
Türkiye Afrika’ya; Afrika da Türkiye’ye daha yakınlaştı diyebiliriz.
Türkiye-Afrika
ilişkilerinin gelişiminde üst düzey ziyaretlerin önemli bir yeri var. Bu
geziler vasıtasıyla pek çok ülke ile ilk defa siyasi ve diplomatik ilişkiler
kuruldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Afrika ülkeleriyle ilişkilerin
karşılık geliştirilmesinde pek çok üst düzey ziyaret gerçekleştirdi. Kuzey
Afrika, Sahel ülkeleri, Afrika Boynuzu ülkeleri ve Batı Afrika ülkelerinin çoğu
bu gezilerde ziyaret edildi. Şimdilerde ise Cumhurbaşkanı Kenya ve Uganda’yı
ziyaret ediyor. Bu ülkelerle ilişkilerin geliştirilmesi birkaç açıdan Türkiye
için stratejik bir öneme sahip.
Öncelikle her iki ülke
de tarihsel açıdan bizim için Osmanlı’nın Afrika’nın güneyine doğru uzandığı
son sınırları temsil ediyor. Tarihe meraklı olanlar Osmanlı’ya bağlı Hatt-ı
İstiva eyaleti ve Emir Ali Bey’in komutasında gerçekleştirilen Mombasa seferine
baksınlar!
Türkiye, Uganda ve
Kenya’nın diğer bir benzerliği de her üç ülkenin de Somali siyasetinde yer alıyor
olmaları. Türkiye Somali’de istikrarın yeniden kazanılmasında pek çok adım attı
2011’den bu yana. Türkiye, Somali’de istikrarın sağlanması ve işleyen bir
devlet inşası için uğraş verdi ve veriyor. Uganda ve Kenya da şimdilik en
etkili güç olan AMISOM misyonu altında Somali içerisinde askeri birlikler
bulundurmaktalar. Askeri varlıklarının yanında her iki ülkede de çok sayıda
Somalili mülteci barınmakta.
Ancak bu mültecilere
karşı takınılan tutum iki ülkede oldukça farklılık gösteriyor. Kenya devleti sayıca
500 bin civarındaki Somalili mülteciyi Somali’ye geri göndermek isterken Uganda
ülkedeki mültecilere karşı daha hoşgörülü bir tutum içerisinde. Dünyada yaşanan
insani krizleri farklı vesilelerle gündeme taşıyan, yakın zamanda Dünya İnsani
Zirve’ye ev sahipliği yapan Türkiye’nin Kenya-Somali arasında yaşanan mülteci
krizinde de söyleyecek sözü var elbette. Askeri noktada da görüşler
farklılaşmakta. Uganda Somali’deki askerlerini geri çekmek istediği halde Kenya
bu konuda oldukça isteksiz. El Şebab örgütünün Kenya ordusuna verdirdiği ağır
kayıplara rağmen Kenya Somali’deki askeri varlığını sürdürmek istiyor. Her iki
ülkede El-Şebab örgütünün saldırılarına zaman zaman maruz kalmaktalar. Kenya’daki
Westgate saldırısını ve 2010’da Uganda’da gerçekleşen eşzamanlı iki bombalı
saldırıyı hatırlayalım!
YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ
http://www.yenisafak.com/hayat/sahra-alti-afrikanin-stratejik-onemi-2476385
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder