Pazartesi, Aralık 15, 2008

Güney Afrika Sineması

FİLİM TSOTSI

Yazan: Serhat ORAKÇI


Güney Afrika’da bu günlerde hep bu film konuşuluyor. Nedeni ise filmin ‘2006 En İyi Yabancı Film’ dalında Oscar ödülü alması. Film kısaca Güney Afrika’nın fakir siyahi mahallelerinden birinde ailesinden kopuk büyüyen Tsotsi’nin hikayesini anlatıyor. Aslında daha doğru bir deyişle bir gangsterin başına gelen trajik bir olay sonrasında yeniden dirilişini anlatıyor. Zaten ‘tsotsi’ bir isim değil, Güney Afrika’nın sadece siyah mahallelerinde kullanılan bir lakap. En yalın anlamıyla Sesotho dilinde ‘gangster’ demek.

Güney Afrika’lı yazar Athol Fugart’ın 1980’de yayınlanan ‘Tsotsi’ isimli romanından sahneye uyarlanan film şimdiden, Güney Afrika sinemasının gelmiş geçmiş en iyi filmlerinden biri olarak kabul görüyor. Yurt dışında gösterildiği her ülkeden ödülle dönen filmin 2006 En İyi Yabancı Film Oscar ödülü alması da büyük bir sürpriz değil aslında.

Filmin hikayesi kaba hatlarıyla şöyle gelişiyor: Tsotsi kendi kurduğu dört kişilik çetenin lideridir. Kendisine soru sorulmasını sevmez. Sorulan her soruyu sadece sert bakışıyla yanıtlar. Asıl adını bile bilmemektedir. Hayat onun için sadece kavgadan ibarettir. Suç bataklığında olduğunun bile farkında değildir. Günlerini para çalarak, adam şişleyerek geçirmektedir. Şehrin kalabalık caddelerinde ve metrosunda çetesiyle birlikte organize suçlar işlemektedir. Tsotsi için gelecek ve geçmiş yoktur. Bunun farkında olan kahraman ara ara gözünün önüne gelen çocukluğuna dair hatırladığı kırıntıları hiçe sayarak yaşar. Çocukluğunda babasından ve HIV+ annesinden kaçıp sokaklara sığınmıştır. Uzun bir toprak patikada, yağmur altında koşarak evden kaçtığı o geceyi hafızasından bir türlü silmeyi başaramaz. Geçmişine dair her şeyi unutan Tsotsi o geceki nefes nefese koşuşunu unutamaz.

Tsotsi çete elemanlarından Boston’a ağır bir dayak attığı gece kendini şehrin zengin bir semtinde aylak aylak dolanırken bulur. Gecenin geç bir vakti arabasını parkeden bir kadını farkettiğinde ise düşündüğü tek şey BMW marka arabayı ne pahasına olursa olsun çalmaktır. Tsotsi hayatını ebediyen değiştirecek arabanın sahibine doğrulttuğu silahı acımasızca ateşlerken bir an olsun duraksamaz. Yaralanan kadının çığlıklarını geride bırakarak ortadan kaybolur. Çaldığı BMW arabanın arka koltuğundan yükselen bebek çığlığını duyduğunda ise ıssız bir otoyolda tek başına hızla ilerlemektedir. Acı bir fren sesi paramparça eder zifiri karanlığa gömülmüş geceyi. Tsotsi’nin hayatı değişecektir artık. İçindeki insancıl duygular bir bebeğin çığlığıyla dirilecektir yeniden.

Güney Afrika’nın bugün yüz yüze olduğu acil çözüm bekleyen sosyal problemlerin başında ‘yüksek suç oranı’ ve ‘yüksek AIDS oranı’ gelmekte. Durum böyle olunca beyaz perdeye yansıyan ürünler de sık sık ülkenin sosyal problemlerini konu edinmekte. AIDS’e karşı mücadele veren bir kadının yaşamının konu edildiği ‘YESTERDAY’ adlı film ile 2005 yılında en iyi yabancı film dalında Oscar’ı kaçıran Güney Afrika, geçen yıl kaçırdığı fırsatı bu yıl ‘TSOTSI’ ile telafi etti. Değişik kamera hareketlerinin ve muhteşem Afrika müziklerinin eşlik ettiği Gavin Hood imzalı film, Athol Fugart’ın ifadesiyle beyaz perdeye en iyi aktarılan roman uyarlamalarından biri. Hikayenin orijinaline sadık kalan Hood filmi 80’lerin Güney Afrika’sında çekmek yerine günümüz Güney Afrika’sında çekmeyi tercih etmiş. Her ne kadar genç yönetmen bu yolu filmin çekim maliyetlerini düşürmek için benimsemiş olsa da bir bakıma oldukça isabetli bir karar vermiş. Çünkü ülke gündemini meşgul eden ‘yüksek suç oranı’ 1980’lerle kıyaslandığında şu an kat ve kat daha yüksek. Bu durum da izleyicinin filme olan ilgisini daha da canlı tutmakta.

Son olarak, filmi izlemeyen sinema severlere öncelikle Athol Fugart’ın aynı adı taşıyan romanını okumalarını tavsiye ederim. İyi seyirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder