Pazartesi, Eylül 16, 2013

Somali Başarısı Kimin Eseri?
Serhat Orakçı
Dünya Bülteni, Eylül 2013

Son zamanlarda Somali’de yaşanan olumlu atmosferden bahsediliyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Ajansı (UNDP) bir video hazırlayarak gördüğü yeni Somali’yi anlattı. UNDP videosu (http://www.youtube.com/watch?v=T3OCNkXkBxA) Somali’de kadınların hayata kazandırılmasına, müzik, eğlence ve modernleşmeye vurgu yapıyordu. İnsanlar gitar eşliğinde şarkı söylüyor, ressamlar resim çiziyor, plajda yüzen insanlar vs. ile Somali’nin değişen yüzü anlatılıyordu. İnsanlar mutlu, ekonomi canlı, kadınlar basket bile oynayabiliyor, çocuklar denize bile girebiliyor, kafeteryalarda oturup kahve içmek mümkün mesajları üzerinden imaj oluşturuluyordu.

Peşinden Türkiye Kamu Diplomasisi de gördüğü Somali’yi başka bir video ile anlattı. “2 Yıl Sonra Somali” başlığını taşıyan Türkiye’nin videosu (http://www.youtube.com/watch?v=iM6ZIrNqHHw) daha çok Türk yardımlarını ve Somali’nin kalkınmasını konu alıyordu. Türkiye’nin Somali’de oynadığı role değinen tanıtım videosu Somali’de şehit düşen polis memurun resmi ile açılıyordu.

Peki Somali’de yakalanan olumlu atmosfer kimin eseri? Somali’de faal tüm aktörler bu soruyu kendi açılarından değerlendirmeyi seçiyor. AMİSOM(Afrika Birliği Somali Misyonu)’a göre bu başarı onların çünkü Şebab’ı başkentten çıkartıp zayıflatan onlar. Kenya ordusuna göre başarı Kenya’nın çünkü Kismayo limanını Şebab’ın elinden alan ve sınırda 500 bin mülteciye bakan onlar. Etiyopya ordusuna göre başarı onların çünkü Şebab’ı asıl püskürtüp belini kıran onlar. Türkiye’ye sorduğunuzda başarı Türkiye’nin çünkü herkesin sırtını döndüğü bir dönemde Somali’ye girerek milyon dolarlık yardımlarla hayat öpücüğü veren o. Diaspora yetkilileri de kendilerine pay çıkartmakta haklılar yurtdışından sermaye getirip ekonomiyi canlandıran onlar. BM’ye göre asıl başarı o ve ona çalışan kuruluşların çünkü hükümeti ayakta tutan onlar. Ama belki sorulması gereken asıl soru Somali’de gerçekten bir gelişmenin olup olmadığıdır? Varsa da bunun ne kadar kalıcı olduğudur?

BM’nin desteklediği Somali hükümeti bir yıl önce işbaşına geçti. Yirmi yıl iç savaş yaşamış bir ülkenin sorunları arasında varlık mücadelesi veriyor. Şimdiki Devlet Başkanı Hasan Mahmud bir yıl önce altı önemli vaatle işbaşına geçti. Yirmi yıldır savaşan bir ülkeye güvenlik, istikrar, adalet, ekonomik iyileşme ve temel hizmetlerde iyileşme getirme sözü verdi. Bazı yorumculara göre hükümet bu vaatleri gerçekleştirmede başarısız. Ancak unutulmamalı ki bir yıl gibi kısa bir sürede dağ kadar sorunun çözümünü beklemek, tıkır tıkır işleyen bir Somali arzulamak da oldukça gerçek dışı. Hükümetin de en büyük şikayeti yeterince parasının olamaması. Hükümetin en önemli iki gelir kaynağı Mogadişu’daki havalimanı ve liman. Bu iki yerden aylık 3 milyon dolar toplayan devlet aylık 20 milyon dolar harcama yapıyor. Kamu personelinin maaşlarının bir kısmı İsveç, Norveç gibi ülkeler tarafından hibe ediliyor.

Amerika, Avrupa Birliği ve Türkiye’den destek alan Somali hükümeti şimdi de yönünü Çin’e çevirdi. Dışişleri bakanı Fevziye Yusuf Çin’e bir ziyaret gerçekleştirerek Çin’le enerji, altyapı, tarım ve güvenlik alanlarında işbirliği yapmak istediklerini belirtti. Çin’den bir heyet Somali’ye gelerek Mogadişu’da bazı işbirliği anlaşmaları imzaladı. Liido sahilinde denize nazır bir mekan Çin’e elçilik açması için bağışlanırken Çin de bu jeste karşılık yıl sonuna kadar 1991’de kapattığı elçiliğini tekrar açma sözü verdi.   

Somali’de yoğun faaliyet gösteren El-Şebab örgütü ise taktik değiştirmişe benziyor. Örgüt son günlerde daha saldırgan bir yol izliyor. Marka’ya giden Devlet Başkanı’na pusu kuran örgüt Mogadişu’da da eş zamanlı bombalı saldırılar düzenledi. Marka’ya sağsağlim ulaşan Hasan Mahmud ise şehrin eşsiz sahilinde kendini denize atarak stres attı. Mogadişu’nun merkezindeki The Village restoranı ve Muna Oteli’nde eş zamanlı patlayan bombalarda 15’den fazla insan hayatını kaybetti. Olay Cumhurbaşkanlığı sarayının hemen dibinde gerçekleşti. Twitter örgütün hesabını dondurdu ancak örgüt kısa sürede yeni bir hesap açarak mesajlarını dünyaya duyurmaya başladı. Ramazan ayında Türk elçiliğine yapılan bombalı saldırı sonrası El Şebab eylemlerini daha da sıklaştırdı. Şebab saldırılarından sıkılan sadece hükümet yetkilileri değil elbette. Geçtiğimiz ay Sınır Tanımayan Doktorlar (Médecins Sans Frontières) örgütü Somali operasyonlarına son verdiğini duyurdu. Şebab saldırılarından bunalan kurum Somali’den çekildi.

Somali kampları ise AMİSOM’un karıştığı seks skandallarıyla çalkalanıyor. Geçen yıl kayıtlara geçmiş 1.700 tecavüz vakası bulunuyor. Sayının daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Amnesty International Mogadişu’daki hükümete daha fazla önlem almasını tavsiye ederken bu işi icra edenlere göz yumulmamasını istedi. Bu durum skandala dönüşmeden önce El-Şebab çok kereler dillendirmiş ve Afrika Birliği askerlerinin Somali kadınlarının namusuna göz diktiği söylemini tekrarlamıştı. Yaşanan hadiseler El Şebab’ı haklı çıkartacak boyutta. Çaresiz kalan kadınlar sekse zorlanıyor. Yaşam şartlarının çok kötü olduğu kamp alanları ise bu işe davetiye çıkartıyor.  

Türkiye ile Somali arasındaki ilişkiler ise kritik bir dönemeçte. Şebab’ın Türkiye’ye yönelik bombalı saldırısı sonrası yeni bir kriz de Aden havalimanının işletmesiyle ilgili yaşanıyor. Türkiyeli bir şirket (Favori) uzun zamandır havalimanı işletmesini almak için bekliyor. Milyon dolarlık yatırım yapan şirket havalimanı işletmesini 20 yıllığına geçtiğimiz aylarda almıştı ancak şimdi parlamento kanadından bu anlaşmayı tanımadıklarına dair açıklama geldi. Parlamento’daki ulaştırma komisyonuna göre eski işletmeci İngiliz SKA’ın iş sözleşmesi hala geçerli. Komisyon, Parlamentoya sorulmadan yapılan yeni anlaşmanın hükümsüz olduğunda ısrar ediyor. Favori geçiş için çalışmalara başlamış olsa da İngiliz şirketi ise hukuki yollara başvurarak yeni anlaşmanın iptalini istiyor.

Somali ekonomisini ayakta tutan unsurlardan biri resmi dış yardımlar ise diğeri de yurtdışında yaşayan Somalililerin ailelerine ve yakınlarına gönderdiği paralar. Bu transferde aracılık yapan kurumların başında Barclays’e kayıtlı birkaç Somali hesabı geliyor. Kurum ise kritik bir kararın eşiğinde. Terörizm meselesinden dolayı Somali transferlerini durdurma kararı alan kuruma tepkiler çığ gibi büyüyor. Barclays’in transferleri durdurması Somali ekonomisine ağır bir darbe indireceğinde herkes hem fikir. Yurtdışında yaşayan Somalililerin yıllık olarak yaklaşık 1.5 milyar dolar para gönderdikleri tahmin ediliyor. Somali’nin bu paradan mahrum kalması büyük bir kaos yaşaması demek. Barclay’s nihai kararını 30 Eylül tarihinde vereceğini açıkladı.    

10 milyon nüfusa sahip Somali’de halkın yarıdan fazlası 30 yaş altı gençlerden oluşuyor. İşsizlik oranı %67’lerde. Hükümet ne para girişinden ne de ülkede yürütülen güvenlik operasyonlarında söz sahibi. Askeri operasyonlar Kenya, Etiyopya ve AMİSOM tarafından yürütülüyor. Hükümetin yeni stratejiler bulması ve ülkede yeni iş imkanları açması gerekiyor. Ayrıca yeni gelir kaynakları bulması da gerek. Her ay 17 milyon dolar (yılda 204 milyon dolar) açık veren bir devlet yapısı ne kadar daha ayakta durabilir ki?

Somali meselesinde asıl sorun kişiler değil yapıdır. Bugün hangi hükümet gelirse gelsin karşılaşacağı sorunlar aynı olacaktır. Hedef daha fazla para bulmak olduğundan her yolu denemek de mubah olur. Bu yüzden rüşvet ve yolsuzluklar haddinden fazla. BM raporuna göre Somali Merkez Bankası’ndan çekilen nakit paranın %80’i kişisel harcamaları kapsıyor. Hazırlanan videolarda bu sorunlardan bahsedilmiyor elbette. Söz konusu gelişme de sadece Mogadişu ile sınırlı. Ve bu tablonun ne kadar kalıcı olduğunu zaman gösterecek.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder