Somali Başarısı Kimin Eseri?
Serhat Orakçı
Dünya Bülteni, Eylül 2013
Son zamanlarda Somali’de
yaşanan olumlu atmosferden bahsediliyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Ajansı
(UNDP) bir video hazırlayarak gördüğü yeni Somali’yi anlattı. UNDP videosu (http://www.youtube.com/watch?v=T3OCNkXkBxA)
Somali’de kadınların hayata kazandırılmasına, müzik, eğlence ve modernleşmeye
vurgu yapıyordu. İnsanlar gitar eşliğinde şarkı söylüyor, ressamlar resim çiziyor,
plajda yüzen insanlar vs. ile Somali’nin değişen yüzü anlatılıyordu. İnsanlar
mutlu, ekonomi canlı, kadınlar basket bile oynayabiliyor, çocuklar denize bile
girebiliyor, kafeteryalarda oturup kahve içmek mümkün mesajları üzerinden imaj
oluşturuluyordu.
Peşinden Türkiye
Kamu Diplomasisi de gördüğü Somali’yi başka bir video ile anlattı. “2 Yıl Sonra
Somali” başlığını taşıyan Türkiye’nin videosu (http://www.youtube.com/watch?v=iM6ZIrNqHHw)
daha çok Türk yardımlarını ve Somali’nin kalkınmasını konu alıyordu. Türkiye’nin
Somali’de oynadığı role değinen tanıtım videosu Somali’de şehit düşen polis
memurun resmi ile açılıyordu.
Peki Somali’de
yakalanan olumlu atmosfer kimin eseri? Somali’de faal tüm aktörler bu soruyu
kendi açılarından değerlendirmeyi seçiyor. AMİSOM(Afrika Birliği Somali
Misyonu)’a göre bu başarı onların çünkü Şebab’ı başkentten çıkartıp zayıflatan
onlar. Kenya ordusuna göre başarı Kenya’nın çünkü Kismayo limanını Şebab’ın
elinden alan ve sınırda 500 bin mülteciye bakan onlar. Etiyopya ordusuna göre
başarı onların çünkü Şebab’ı asıl püskürtüp belini kıran onlar. Türkiye’ye
sorduğunuzda başarı Türkiye’nin çünkü herkesin sırtını döndüğü bir dönemde
Somali’ye girerek milyon dolarlık yardımlarla hayat öpücüğü veren o. Diaspora
yetkilileri de kendilerine pay çıkartmakta haklılar yurtdışından sermaye
getirip ekonomiyi canlandıran onlar. BM’ye göre asıl başarı o ve ona çalışan
kuruluşların çünkü hükümeti ayakta tutan onlar. Ama belki sorulması gereken asıl
soru Somali’de gerçekten bir gelişmenin olup olmadığıdır? Varsa da bunun ne
kadar kalıcı olduğudur?
BM’nin
desteklediği Somali hükümeti bir yıl önce işbaşına geçti. Yirmi yıl iç savaş
yaşamış bir ülkenin sorunları arasında varlık mücadelesi veriyor. Şimdiki Devlet
Başkanı Hasan Mahmud bir yıl önce altı önemli vaatle işbaşına geçti. Yirmi
yıldır savaşan bir ülkeye güvenlik, istikrar, adalet, ekonomik iyileşme ve
temel hizmetlerde iyileşme getirme sözü verdi. Bazı yorumculara göre hükümet bu
vaatleri gerçekleştirmede başarısız. Ancak unutulmamalı ki bir yıl gibi kısa
bir sürede dağ kadar sorunun çözümünü beklemek, tıkır tıkır işleyen bir Somali
arzulamak da oldukça gerçek dışı. Hükümetin de en büyük şikayeti yeterince
parasının olamaması. Hükümetin en önemli iki gelir kaynağı Mogadişu’daki
havalimanı ve liman. Bu iki yerden aylık 3 milyon dolar toplayan devlet aylık
20 milyon dolar harcama yapıyor. Kamu personelinin maaşlarının bir kısmı İsveç,
Norveç gibi ülkeler tarafından hibe ediliyor.
Amerika, Avrupa
Birliği ve Türkiye’den destek alan Somali hükümeti şimdi de yönünü Çin’e
çevirdi. Dışişleri bakanı Fevziye Yusuf Çin’e bir ziyaret gerçekleştirerek
Çin’le enerji, altyapı, tarım ve güvenlik alanlarında işbirliği yapmak
istediklerini belirtti. Çin’den bir heyet Somali’ye gelerek Mogadişu’da bazı
işbirliği anlaşmaları imzaladı. Liido sahilinde denize nazır bir mekan Çin’e
elçilik açması için bağışlanırken Çin de bu jeste karşılık yıl sonuna kadar
1991’de kapattığı elçiliğini tekrar açma sözü verdi.
Somali’de yoğun
faaliyet gösteren El-Şebab örgütü ise taktik değiştirmişe benziyor. Örgüt son
günlerde daha saldırgan bir yol izliyor. Marka’ya giden Devlet Başkanı’na pusu
kuran örgüt Mogadişu’da da eş zamanlı bombalı saldırılar düzenledi. Marka’ya
sağsağlim ulaşan Hasan Mahmud ise şehrin eşsiz sahilinde kendini denize atarak
stres attı. Mogadişu’nun merkezindeki The Village restoranı ve Muna Oteli’nde eş
zamanlı patlayan bombalarda 15’den fazla insan hayatını kaybetti. Olay
Cumhurbaşkanlığı sarayının hemen dibinde gerçekleşti. Twitter örgütün hesabını
dondurdu ancak örgüt kısa sürede yeni bir hesap açarak mesajlarını dünyaya
duyurmaya başladı. Ramazan ayında Türk elçiliğine yapılan bombalı saldırı
sonrası El Şebab eylemlerini daha da sıklaştırdı. Şebab saldırılarından sıkılan
sadece hükümet yetkilileri değil elbette. Geçtiğimiz ay Sınır Tanımayan
Doktorlar (Médecins Sans Frontières) örgütü Somali operasyonlarına son
verdiğini duyurdu. Şebab saldırılarından bunalan kurum Somali’den çekildi.
Somali kampları
ise AMİSOM’un karıştığı seks skandallarıyla çalkalanıyor. Geçen yıl kayıtlara
geçmiş 1.700 tecavüz vakası bulunuyor. Sayının daha fazla olduğu tahmin
ediliyor. Amnesty International Mogadişu’daki hükümete daha fazla önlem
almasını tavsiye ederken bu işi icra edenlere göz yumulmamasını istedi. Bu
durum skandala dönüşmeden önce El-Şebab çok kereler dillendirmiş ve Afrika
Birliği askerlerinin Somali kadınlarının namusuna göz diktiği söylemini
tekrarlamıştı. Yaşanan hadiseler El Şebab’ı haklı çıkartacak boyutta. Çaresiz
kalan kadınlar sekse zorlanıyor. Yaşam şartlarının çok kötü olduğu kamp
alanları ise bu işe davetiye çıkartıyor.
Türkiye ile
Somali arasındaki ilişkiler ise kritik bir dönemeçte. Şebab’ın Türkiye’ye
yönelik bombalı saldırısı sonrası yeni bir kriz de Aden havalimanının
işletmesiyle ilgili yaşanıyor. Türkiyeli bir şirket (Favori) uzun zamandır havalimanı
işletmesini almak için bekliyor. Milyon dolarlık yatırım yapan şirket havalimanı
işletmesini 20 yıllığına geçtiğimiz aylarda almıştı ancak şimdi parlamento
kanadından bu anlaşmayı tanımadıklarına dair açıklama geldi. Parlamento’daki
ulaştırma komisyonuna göre eski işletmeci İngiliz SKA’ın iş sözleşmesi hala
geçerli. Komisyon, Parlamentoya sorulmadan yapılan yeni anlaşmanın hükümsüz
olduğunda ısrar ediyor. Favori geçiş için çalışmalara başlamış olsa da İngiliz
şirketi ise hukuki yollara başvurarak yeni anlaşmanın iptalini istiyor.
Somali
ekonomisini ayakta tutan unsurlardan biri resmi dış yardımlar ise diğeri de
yurtdışında yaşayan Somalililerin ailelerine ve yakınlarına gönderdiği paralar.
Bu transferde aracılık yapan kurumların başında Barclays’e kayıtlı birkaç
Somali hesabı geliyor. Kurum ise kritik bir kararın eşiğinde. Terörizm
meselesinden dolayı Somali transferlerini durdurma kararı alan kuruma tepkiler
çığ gibi büyüyor. Barclays’in transferleri durdurması Somali ekonomisine ağır
bir darbe indireceğinde herkes hem fikir. Yurtdışında yaşayan Somalililerin
yıllık olarak yaklaşık 1.5 milyar dolar para gönderdikleri tahmin ediliyor.
Somali’nin bu paradan mahrum kalması büyük bir kaos yaşaması demek. Barclay’s
nihai kararını 30 Eylül tarihinde vereceğini açıkladı.
10 milyon nüfusa
sahip Somali’de halkın yarıdan fazlası 30 yaş altı gençlerden oluşuyor.
İşsizlik oranı %67’lerde. Hükümet ne para girişinden ne de ülkede yürütülen
güvenlik operasyonlarında söz sahibi. Askeri operasyonlar Kenya, Etiyopya ve
AMİSOM tarafından yürütülüyor. Hükümetin yeni stratejiler bulması ve ülkede
yeni iş imkanları açması gerekiyor. Ayrıca yeni gelir kaynakları bulması da
gerek. Her ay 17 milyon dolar (yılda 204 milyon dolar) açık veren bir devlet
yapısı ne kadar daha ayakta durabilir ki?
Somali
meselesinde asıl sorun kişiler değil yapıdır. Bugün hangi hükümet gelirse
gelsin karşılaşacağı sorunlar aynı olacaktır. Hedef daha fazla para bulmak
olduğundan her yolu denemek de mubah olur. Bu yüzden rüşvet ve yolsuzluklar
haddinden fazla. BM raporuna göre Somali Merkez Bankası’ndan çekilen nakit
paranın %80’i kişisel harcamaları kapsıyor. Hazırlanan videolarda bu
sorunlardan bahsedilmiyor elbette. Söz konusu gelişme de sadece Mogadişu ile
sınırlı. Ve bu tablonun ne kadar kalıcı olduğunu zaman gösterecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder